AK Partili Hamza Dağ: Altılı masada güç savaşı var
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, altılı masanın aday belirleyememe sürecini ve hazırlanan mutabakat metnini eleştirdi. Dağ, metnin halkta bir karşılığı olmadığını söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Haber Global ekranlarında yayınlanan "Başak Şengül ile Mesele Özel" programına katıldı.
Dağ, gündemdeki konulara ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu.
Altılı masanın yayınladığı Ortak Mutabakat Metni'ni eleştiren Dağ, metinde Atatürk'ün adının geçmediğine vurgu yaptı.
Dağ ayrıca, metnin halka dokunmadığını da belirtti.
Aday belirleme sürecine ilişkin önemli mesajlar da veren Dağ, altılı masada güç birliği yerine güç savaşı olduğunu söyledi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ'ın programdaki ifadeleri şöyle:
Konsolosluklar neden kapatıldı?
İstanbul'daki konsoloslukların kapatılmasını seçimle ilişkilendirmek tabii ki gerekir. Muhalefeti desteklemek ve onunla ilgili bazı operasyonlar içinde olmaları ve öncesinde Cumhurbaşkanımıza yapılan bazı eylemler, açıklamalar ve atılan manşetler sonrasındaki gelişmelerin hepsini bir arada değerlendirmek gerekir. İsveç'te hem dinimize hem de cumhurbaşkanımıza yönelik yapılan hamleler ve sonraki süreçte konsolos kapatılması olaylarının arka arkaya gelmesi...
Bu ülkede biz çok uzun zamandır terör hadisesi yaşamıyoruz ve yaşamamak konusunda çok ciddi hamleler yapılıyor, hem Suriye'nin kuzeyinde hem Irak'ta ciddi çalışmalar var. Terörden dolayı böyle bir karar alınıyorsa, pekala istihbarat görevlileriyle paylaşılabilir. Bu, iyi niyetli bir süreç değil, alıştık, bunların gösterdiği en önemli şey, Türkiye'nin büyümeyi sürdürdüğü.
Arka planda sadece seçime dönük bir hususun da ötesinde Türkiye, 2022 yılını turizm alanında çok bereketli geçirdi, 2023 hedeflerinde çok daha ileri bir durum var, bunların dünyaya Türkiye'nin imajı noktasında bir mesaj olduğunu düşünüyorum.
Bu noktada olabilecek birtakım hadiseleri engelleyip devletimizin bu süreçten hiçbir zarar görmeden çıkmasını bilmiş bir siyasi iktidarız, seçimler için çalışmamız devam edecek ve milletimizin buradan hiçbir zarar görmeden çıkmasını sağlayacak irade de bizde vardır. Büyükelçilerin Dışişleri'ne çağrılması önemli, tavrımız devam edecek NATO üyelikleri konusunda. Muhalefet bundan medet umabilir, onların 'aferin'lerini ihtiyaç duyabilir ama bizim hedefimiz milletimizin bu süreçten en iyi şekilde çıkmasıdır.
İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik süreci
Bu sürecin başlangıcına dönmek lazım. İsveç ve Finlandiya'nın daha öncesinde NATO'ya bir başvuruda bulunmadı. Rusya-Ukrayna savaşından dolayı böyle bir istekleri oldu. Bir ülke, girmek isterse tüm üyeler bunu onaylamalı. Yasal hakkımızda da, eğer ittifak içinde olunacaksa, kendi ülkelerinde hem PKK hem de FETÖ terör örgütleriyle ilgili bir eylem ortaya koymalılar, iadeler sağlanmalı, ya da bunları buralarda cesaretlendirecek şekilde olmamanız lazım. Biz ne yaparsak yapalım bir yerden bu ülkenin zararına bir şey yapma niyetleri olduğunu biliyoruz, iki ülke arasında biz, daha koordineli çalışan ülkenin üyeliği konusunda olumlu bir tavrımız olacağını söyledik, birlikte hareket edeceğiz derlerse de kendileri bilirler.
NATO'dan çıkarma gibi ifadelerine göre bir politika belirlemeyiz, burada böyle bir gündemin olma ihtimalini dahi düşünmüyorum. NATO'nun faaliyetlerine en fazla katkı sağlayan ülke Türkiye'dir. Onun için de böyle bir gündem olduğunu düşünmüyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın adaylığı
Adaylığın açıklanması kamuoyunda 1 yıldır devam ediyor. Seçildiği dönemden beri Cumhur İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı, hepimiz 2023 seçimleri adaylığını ilan ettik. Bugüne kadar, 6'lı Masa'daki bütün liderler hep 'sandıkta yeneceğiz' diyordu. YSK'ya bir girişim olmayacağını söylüyorlardı. YSK üyelerini Cumhurbaşkanı atamıyor. Kılıçdaroğlu, başvursak ne olacak, diyerek bu şekilde konuştu. Hem İYİ Parti hem Gelecek hem DEVA hem CHP'den ısrarla bu tartışmaya açılmayacak gibi sözler vardı. 6+1 masanın adayı yok, kaybedeceğimizi anladık, Cumhur İttifakı da adaysız kalsın, dediler, gerçek anketleri gördüler, bari mızıkçılık yapalım dediler.
2017 referandumunda 101'inci maddede vardır. Şimdi 1'inci dönemdir, gelecek dönem ikincidir. Burada tartışılacak bir şey yok. Muhalefet de acaba kendi tabanımıza buradan bir şey söylemiş olur muyuz, dediler ama kendi tabanları bile bu konuda onlarla dalga geçer durumda. Tartışmayacağız dediler ama tabanlarını ikna edemediler. Muhalefet, bunu daha fazla bir tartışma konusu yapmamalı. Hukuki bir engel yok, yasa ortada, anayasa ortada. Hala bunu bir mesele yapmak istiyorlarsa 14 Mayıs'ta millet, sandıkta cevabını vermediler.
Altılı Masa içinde çok net bir şekilde bir güç savaşı var, güç birliği yok. Son dönemlerdeki hadiselerde kamuoyuna sızdırılan bilgilerden çok net gördük. Kendilerine basın vasıtasıyla bunu sızdırıyorlar. Burada ittifak değil bir ihtilaf var. Buradan bir şey çıkmaz. Adaylık tartışmaları yapıldığı zaman, size ne muhalefetin adayından, deniyordu. Sözcüleri çıkıp medyada, İBB Başkanı da 'Size ne?' demişti. Bunlara bakıldığında seçim yaklaştığında belli olsun, yapacağız dediler, fiili olarak karar yansıtıldı ama yine aday yok. Adaydan önce bırakın bunu tartışmayı, adayı açıklayacak tarihi tartışma noktasına geldiler. İYİ Parti de 'kazanacak aday' gibi ifadeler ortaya atıyor. Tüm bunlara bakınca aday da çıkarılmıyor, yine CHP'den birilerinin adaylığı için hamle yapılıyor. Bir senedir toplantı yapan 6'lı Masa, aday açıklama tarihinde bile bir anlaşma yapamıyor.