CHP Sözcüsü Faik Öztrak: Memleket 'Narcos' Setine Dönmüş, Erdoğan'ın Gıkı Çıkmıyor
'CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez İdare Konseyi (MYK) toplantısının akabinde CHP Genel Merkezi'nde basın toplantısı yaptı. Organize hata ...
'CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez İdare Konseyi (MYK) toplantısının akabinde CHP Genel Merkezi’nde basın toplantısı yaptı.
Organize hata örgütü kurduğu iddiasıyla hakkında arama ve tutuklama kararı bulunan Sedat Peker'in iddialarına değinen Öztrak, "Mafya-siyaset-ticaret ekseninde patlayan kanalizasyondan, ortalığa tahammül edilemez kokular saçılıyor. İddialar fecî, saray sosyetesine mensup birçok kişi zan altında" dedi. Öztrak şöyle devam etti:
"Türkiye'ye yönelik uyuşturucu rotaları, Kolombiya'da ele geçen kokainler, Venezuela üzerinden gelen uyuşturucular, mafya-siyaset-ticaret şeytan üçgeni, faili meçhul cinayetler ve bunların faillerine ait yeni iddialar var. Uğur Mumcu'nun katledilmesiyle ilgili, ortaya atılan iddialar yenilir, yutulur cinsten değil. Bu çürük duvardan çekilmesi gereken hangi tuğla varsa, artık o tuğla çekilmelidir."
'Adalet Bakanı susuyor, bağımsız ve tarafsız yargı susuyor'
"Memleket, memleket olmaktan çıkmış. 'Narcos' setine dönmüş" tabirini kullanan Öztrak, asıl konuşması gerekenlerin sustuğunu vurgulayarak şunları lisana getirdi:
"Adalet Bakanı susuyor. Bağımsız ve tarafsız yargı susuyor. Cumhuriyet savcıları susuyor. Havuz medyası susuyor. Bir İçişleri Bakanı konuşuyor o da milletvekillerini zan altında bırakıyor, TBMM Lideri susuyor. Lakin en kıymetlisi, işler iyi giderken 'Bu ülkede her şeyin sorumlusu benim ben' diyen Erdoğan'ın artık gıkı çıkmıyor. Hiçbir şey yokmuş üzere 'dördüncü yargı paketi yolda' masalları anlatıyor. Hayırlara vesile olur inşallah… Ancak bugüne kadar açıkladığı her pakette yargıda işler düzelmeyi bırakın, daima daha kötüye gitti. İnsan yalnızca konuştuklarından değil, sustuklarından da sorumludur. Hele hele bu türlü periyotlarda, konuşması gerekenler susarsa, sükût ikrardan gelir."
'Oğlunuza o misyonu kim verdi?'
Öztrak, 'uyuşturucu' iddialarıyla gündeme gelen eski Başbakan Binali Yıldırım’ın oğlu Erkam Yıldırım konusunda ise şunları söyledi:
"Son Başbakan’ın oğlu Venezüella'ya yardım için, test kiti ve maske götürmüş. Gittiği devirde, Türkiye'de günlük vaka sayıları 15 bin 755. Venezüela’da 317. Filistin’de ise bin 329. Venezüella'ya maske ve test kiti taşıma vazifesini oğlunuza kim verdi? Resmi heyetle Venezüella'da nasıl denk geldi? Madem, bir yardım yapılacaktı, vaka sayısı Venezüella'nın dört katı olan Filistin'e yardım etseydiniz ya. Aziz milletimiz bu yapılan açıklamalardan 'Mutmain' olmamıştır. Memleketteki bu hüzünlü tablonun sorumlusu belirlidir. 20 Temmuz sivil darbesinin akabinde başlayan otoriterleşme süreci, devleti tahrip etmiştir.
'Bu ucube vesayet sistemi, bu tek kişi rejimi, hukuku katlediyor'
'Devlet güvenliği' diyerek, hukuk güvenliği yok edilmiştir. Merhum Uğur Mumcu'nun yıllar evvel dediği üzere; 'Bir ülkede devletin güvenliği ile hukukun güvenliği eş manalıdır. Devlet güvenliği ismine, hukuk güvenliğinin ortadan kaldırılması, demokrasi ve hukuk devleti için ileride onarılamaz yaralar açar.' İşte bugün Türkiye'de olan da tam budur. Bu ucube vesayet sistemi, bu tek kişi rejimi, hukuku katlediyor. Bu ucube nizamda, kurumlar çöküyor. Hak, hukuk, adalet çöküyor. Ahlak, edep, adap çöküyor. Liyakat çöküyor. Tüm bunlarla birlikte de bir vakitler dünyada yükselen yıldız olan bir iktisat çöküyor. Millet aşını, işini, varını-yoğunu yitiriyor."
'Meclis'in inisiyatif alması sağlanmalıdır'
Bu noktada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a seslenerek "Sayın Erdoğan, 19 yıldır bu ülkeyi yöneten sizsiniz. Olan bitenin hesabını vermesi gereken de sizsiniz. Bu anlatılanlar karşısında hiçbir şey yapmayıp susuyorsanız, siz de sorumlusunuz" diyen Öztrak, Meclis’in inisiyatif alması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:
"Ortalığa saçılan fecî iddiaların üstü, beka hamasetiyle kapatılamaz. Temel bunların üzerine gidilmemesi devletin bekasını tehlikeye atar. Bugün devletimizi ve demokrasimizi korumak için, yapılması gerekenler belirlidir: Hukuku işletmek. Adaleti çalıştırmak. Millet iradesinin tecelligahı Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni devreye sokmak. Sandığı milletin önüne getirmek. Türkiye bağırsaklarını lakin bu biçimde temizler. Çürük duvarlardaki tuğlalar fakat bu türlü yerle bir edilir.
Erdoğan ve Adalet Bakanı bu saatten sonra sessiz kalamaz. Yargı ve cumhuriyet savcıları sessiz kalamaz. Mayfa-siyaset-ticaret ekseninde, ortalığa dökülen bu iddiaları araştırmak için cumhuriyet savcıları derhal harekete geçmelidir. Siyasetle ilgili kirli iddialar, kesinlikle Meclis'te soruşturulmalıdır. Yeni Anayasa'ya nazaran Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğuna yani 301 imzaya muhtaçlık var. Bu nedenle TBMM Lideri, parlamentodaki kümelerin lider vekillerini davet etmeli ve Meclis'in inisiyatif almasını sağlamalıdır."
'TBMM Lideri, İçişleri Bakanı'nı çağırmalıdır'
Öztrak, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu için ise şu iddiaları yöneltti:
"Son olarak tüm bu olayların göbeğindeki İçişleri Bakanı, bir milletvekilinin bir hata örgütü başkanı tarafından, ‘ayda 10 bin dolar maaşa bağlandığını’ iddia etmiştir. Milletvekillerini zan altında bırakmıştır. TBMM Lideri derhal İçişleri Bakanı’nı çağırmalıdır. Bu mevzuda kendisinden bilgi almalı ve gereğini yapmalıdır. 600 milletvekilini zan altında bırakan bu iddia, o denli orta yerde kalamaz. Tekrarlayayım; bugün yaşanan her bir skandal, 1996’da kamyon kasasında patlayan, Susurluk skandalından çok daha beterdir.
Susurluk kazasından; 4 gün sonra periyodun İçişleri Bakanı hakkında gensoru verilmişti. 5 gün sonra bakan istifa etmiş, 8 gün sonra da soruşturma başlatılmış, 9 gün sonra TBMM'de Araştırma Komitesi kurulmuştu. Bugün ortada; ne işletilen bir yargı süreci ne işleyen bir parlamento kontrolü ne de birkaç istisna dışında, bu skandalları yazan bir medya var. Türkiye, ne yazık ki, bu ucube rejimle 1990'ların bile gerisine gitmiştir."
'CHP iktidarında faili meçhuller kesinlikle aydınlatılacaktır'
'Ankara JİTEM' davasında verilen beraat kararlarının bozulmasında gündem ve zamanlamaya dikkat çeken bir soru üzerine de Öztrak, "Bu çürük duvardan hangi duvarın çekilmesi gerekiyorsa çekilmelidir. Bu kadar kirmenmiş metal yorgunu idare ve vesayet altındaki yargı, Türkiye'deki faili meçhul cinayetleri aydınlatamaz. Olsa olsa vakti geldiğinde kullanılacak koz diye saklar. Faili meçhullerin aydınlatılması için Türkiye'nin bu kirli idareden arınması gerekir. CHP iktidarında faili meçhuller kesinlikle aydınlatılacaktır" karşılığını verdi.