8 Ağustos tarihli yazımda özellikle Afgan sığınmacılar konusunda dikkat edilmesi gerektiğini yazmıştım. Bu Türkiye için hala gerçek bir sorun, buna hiç şüphe yok. Evet, kesinlikle daha fazla şey yapılmalı. Fakat Afganların tamamı hakkında yapılan eleştiriler çığırından çıkmış durumda. Azımsanmayacak sayıda vatandaşımızın, Afganları, içine bütün kötü sıfatların sokuşturulduğu bir pinyata haline getirdiğini görüyorum ve bu benim vicdanımı rahatsız ediyor. O pinyata en olumsuz kavramlarla doldurulduktan sonra sopalarla parçalanıyor. Nasıl mı yapılıyor bu: Mesela tüm Afgan erkeklerinin terörist, ülkelerinden kaçıp Türkiye’ye gelen korkak ve tecavüzcü, aynı zamanda uyuşturucu müptelası olmakla suçlanıyor sosyal medyada. Bir ulusa mensup tüm erkeklerin yukarıda saydığım olumsuz özelliklerin tamamını taşımadıklarını söylemeye kalktığınızda ise “Yallah Afganistan’a!” tepkisiyle karşılaşıyorsunuz. Bu durumun kendisi de sığınmacı akını gibi ciddi bir sorun bence.
Dikkat edin o Afgan pinyatası patlamasın. Çünkü patlatıp etrafa daha da fazla saçılmalarına neden olursanız, karşınıza çıkacak insanların, sizden nefret ettiğini görebilirsiniz. Tıpkı sizin onlardan nefret ettiğiniz gibi…
Bazı insanlarımıza yanlış ön kabullere sahip olduklarını söylediğinizde “cahil” ya da “kör” olmakla suçlanıyorsunuz. Fakat biraz deştiğinizde konu hakkında aslında kendilerinin yeterli bilgiye sahip olmadıklarını anlıyorsunuz. Bu yüzden yazımda Afganistan ile ilgili bazı basit gerçeklikleri anlatmaya karar verdim.
AFGANİSTAN’DAKİ GRUPLAR
Peştular: Afganistan nüfusunun %40 civarı Peştu’dur ve Taliban mensupları büyük ölçüde Peştulardan müteşekkildir. Peştular ne Türk gruplar gibi çekik gözlü ne de komşuları olan Pakistan gibi koyu tenlidir. Irk olarak Yahudilerle akraba olabilecekleri iddiaları vardır. Bazı Peştu aşiretleri, Efraim ve Şimon gibi Yahudiliği çağrıştıracak isimlere sahiptir. Erkek çocukları, tıpkı Yahudiler gibi doğumdan 8 gün sonra sünnet edilmektedir. Yemekleri ve evlilik adetleri de Yahudiler ile benzerlikler göstermektedir. Fakat tarihsel olarak bu akrabalık henüz kanıtlanabilmiş değildir.
Bu arada Pakistan’da da Afganistan’daki kadar Peştu yaşamaktadır ve Pakistan isminin başındaki “P” harfi ülkedeki Peştuları sembolize etmektedir. Peştular, tıpkı Türkiye’deki halkın kahir ekseriyeti gibi Hanefi mezhebine mensuptur. Fakat Sovyetler ile savaş sırasında özellikle Suudi Arabistan’dan destek için gelen (sonra El-Kaide’yi oluşturan) Selefi savaşçılar, Peştular (ve Taliban’ın ideolojisi) üzerinde etkili oldu.
ABD, işgali sırasında da üyelerinin çoğunun Peştu olduğu Taliban’ı aşırıcı ve terörist olarak tanımladı. 1996-2001 yılları arasında Afganistan’da iktidarı ele geçiren Taliban, çatısında çanak anten olduğu gerekçesiyle evler bombaladı, fotoğraf makinesi kullanan insanları ve burka giymek istemeyen kadınları öldürdü. İslami hassasiyeti olan insanların da kabul etmesi gerekir ki bu grup, tam bir istibdat yönetimi sergiledi.
Fakat Taliban, şeriata uymadığı gerekçesiyle uyuşturucu üretimini ve satışını yasakladı. Afganistan’da uyuşturucu üretiminin patlamasından ilk sorumlu olan CIA’dır. Hamit Karzai’yi Afganistan’ın başına ABD getirmiştir ve kardeşinin Afganistan’daki uyuşturucu trafiğini ABD adına yönettiği pek çoklarının bildiği bir sırdır. Kabil Havalimanı’nda ABD uçaklarına binmeye çalışan çılgın grup içindeki pek çok kişinin uyuşturucu işinin içinde olduğu, Taliban’ın da bu kişileri bildiği yorumları yapılmaktadır. Yani sosyal medyada bazılarınca iddia edildiği tüm Afganlar hem Taliban/şeriatçı hem de uyuşturucu müptelası değildir.
Türkler: Afganistan nüfusunun %10’u Özbek, %10’u Hazara (Türk-Moğol karışımı), %3’ü Türkmen’dir. Hazaralar ve Türkmenler Şii’dir ve İran’daki Afganların önemli kısmını oluşturmaktadırlar. İran bunların bir kısmını Suriye’de Sünni Araplara karşı en ön saflarda savaştırdı. Son zamanlarda ise Türkiye’ye gitmeye zorladı. Türkiye sınırında çeşitli tedbirler alınması üzerine bir kısmı Azerbaycan’a yönlendirildi. Sosyal medyada Türklerin ne yüce bir millet olduğunu, Afganların ise aynı derecede aşağılanmaya müstahak olduklarını söyleyenlere, gelenlerin çoğunun kendileriyle aynı ırktan insanlar olduğunu söylemek istiyorum.
Tacikler: Afganistan nüfusunun üçte birini oluşturan Tacikler, Farsça konuşur ve Sünni’dir. Liderleri Ahmed Mesud, Avrupa’ya, özellikle de İngiltere’ye yakındır. Tacikler, yoğunluklu olarak Pençşir Eyaleti (Taliban’ın henüz kontrol edemediği) civarında yaşamaktadırlar.
AFGANİSTAN’DA NE OLUYOR?
Doğu Perinçek, Afganistan’da olup biteni Türkiye’nin Milli Mücadelesine benzetmesi fazla zorlama bir çıkış bence. Evet, Taliban üyeleri Afganistan’ın yerlisi… Bunlar Rusya’yı, ABD’yi ve ABD’yi destekleyen Afgan grupları yenerek ülkeye hâkim oldu. Fakat bütün hikâye bundan ibaret değil. Taliban’ın arkasında şimdi Çin fonları, Rus diplomasi aklı ve Pakistan istihbaratı var. Bunlar olmadan Taliban’ın istikrarı sağlayarak iktidarını sürdürebilmesi en azından şimdilik pek mümkün değil.
En büyük zulümden sorumlu ABD, Afganistan’da varlığını sürdürebilmek için her yıl onlarca milyar dolar harcamak zorundaydı. Bunu sürdürebilecek ekonomik gücü kalmadı, gücünü Pasifikte tahkim edecek. Çin ile doğrudan girişeceği mücadele için…
Çin ise Pakistan, Malezya, İran ve Afrika’dan sonra Afganistan’a da gelecek. Üç buçuk trilyon dolar değerinde madene sahip Afganistan, tam bir ham madde deposu, Orta Asya’ya geçiş için de bir sıçrama tahtası.
Afganistan’da olanlar, Perinçek’in söylediği gibi Milli Mücadele’ye değil, Myanmar’daki darbeye benziyor bence. Myanmar’ın başında ABD kontrolündeki sivil bir hükümet vardı. Askeri darbeyle Çin yanlısı yeni bir hükümet iktidara geldi.
Yakın Dönem Türkiye–Afganistan İlişkileri
Özal’dan Demirel’e, Ecevit’ten Erdoğan’a kırk yıl Türkiye, Afganistan’da Özbek lider Raşit Dostum’u desteklemiştir. Bunu 1985 yılında Afgan Gülbettin Hikmetyar’ın dizinin dibinde çektirdiği bir fotoğrafa dayanarak, Tayyip Erdoğan’ın “Taliban destekçisi” olduğunu iddia edenlere söylüyorum. Erdoğan’ın Dostum ile de çektirdiği fotoğraflar da bulunmakta. Tek bir fotoğraf üzerinden politik analizler yapmak doğru değildir.
Bir dönem Afganistan’dan kaçıp Türkiye’ye gelen Dostum, Ecevit döneminde, MİT aracılığıyla (Kâşif Kozinoğlu) yeniden bir güç haline gelmiştir. Erdoğan döneminde de maddi ve istihbari destek sürmüştür. Yani gerçek şu ki Taliban’ı değil, Taliban ile savaşan Dostum’u desteklemiştir. Bir sorgulama yapılacaksa bence, öncelikle Türkiye’nin Raşit Dostum’a verdiği milyon dolarlar sorgulanmalıdır. Afganistan’da insanlar sefalet içinde yaşarken Dostum, bizden aldığı paralarla saraylar yaptırmış. Taliban militanlarının o saraylardan birinin içinde verdiği pozlardan, Dostum’un nasıl bir şatafat içerisinde yaşadığı anlaşılabiliyor.
Gülbettin Hikmetyar’a gelince, kendisi Taliban mensubu değil. 1996 yılında Afganistan’ın başbakanı iken, Taliban yönetimi ele geçirdiğinde kaçıp İran’a sığınmak zorunda kalmıştır. 1985 yılında henüz El-Kaide ya da Taliban henüz kurulmamıştı ve Sovyetlerle savaştıkları için Varşova Paktı üyeleri hariç tüm dünyada Afganlara karşı bir sempati vardı. İslami olduklarını söyleyen gruplara henüz “terörist” denmiyordu, “mücahit” deniyordu.
SONUÇ
Afganistan’da en ağır yenilgilerini alan Rusya ve ABD bile Taliban ile aynı masaya oturup fotoğraf veriyor. Bizde ise hem “Afganistan’dan başka sığınmacı gelmesin ve mevcut sığınmacılar da mümkün olduğunca geri gönderilsin” hem de “Türkiye Taliban ile hiçbir biçimde ilişki kurulmasın” isteniyor. Bu bir çelişkidir. Sığınmacılar ve Afganistan’daki Türk vatandaşlarının Türkiye’ye getirilebilmesi için bu ülkede otorite kim ise onunla muhatap olmak durumundasınız.