Bazı Batı kaynaklarında Protestanlığın kurucusu Martin Luther’in gizli bir Yahudi olduğu ve Yahudi akidesini, kurduğu yeni mezhep aracılığıyla Hristiyanlığa aktardığı anlatılır. Hazreti İsa bir Yahudi’dir ve İncil’in yarısından çoğunu aslında Tevrat (Eski Ahit) oluşturur. Dolayısı ile Martin Luther’e göre Hristiyanlığın asıl kaynağı sonradan kurulmuş Katolik Kilisesi değil, Hazreti İsa ve Eski Ahit’ti. İsa yeni bir şeriat getirmemişti, Hristiyanlar, tıpkı Yahudiler gibi muamelatta Tevrat’ın hükümlerine tabi idiler.
Elbette Katolikler bu görüşün tam karşısındaydılar. Protestanlar çocuklarına Yeni Ahit’ten isimler seçerken Protestanlar Yeni Ahit’i daha muteber görüyordu. ABD’nin Katolik başkanı John F. Kennedy adını Yeni Ahit’in dört kanonik kitabından birinin yazarından almıştır. En yaygın ABD başkan ismi ise “James”. Bu isim İbranilerin kullandığı “Jacob” (Yakub) adından türemiştir ve Hazreti İbrahim’in dedesinin ismi de Jacob’dur.
Bütün bunları niye anlatıyorum? Yahudilik sadece yirmi milyon Musevi ile ilgili bir kavram değildir. Ayrıca bir milyara yakın Protestan da Yahudilikle ilgilidir. İsrail’in aleyhine bir iş yaptınız mı bu bir milyar Protestan’ı da karşınıza alırsınız. Tabi o Protestanların Siyonist Yahudiler ile birlikte kontrol altında tuttuğu BAE ve Hindistan gibi Hristiyan olmayan ülkeler de var…
İki buçuk asırdır dünyadaki en baskın güç “Jedeo-Christian” diye tanımlanan bu ittifak. Bu yüzden dünya üzerinde İran dışında bir ülkenin İsraillileri ya da MOSSAD ajanlarını tutuklayabileceğini düşünmezdim. Fakat geçen ay MOSSAD’a çalışan 15 kişilik bir şebeke çökertildi. Mensupları Arap kökenliydi.
Bu hafta ise ikisi doğrudan doğruya İsrailli, üç kişi tutuklandı. Çamlıca Kulesi’nden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın evini farklı açılardan görüntüledikleri için… İsrailliler, karı-koca bir turist çift gibi… Gittikleri yer de turistik bir mekân. Yani şeklen çok şüpheli bir durum yok. Kimseye para verirken, kimseden bilgi alırken yakalanmamışlar. Gözledikleri yerin iki kilometre kadar uzağındalar, öyle yakınında falan da değiller. Ama hiç tereddüt edilmeden gözaltına alınmışlar. Üstelik kelepçeli halleri kameraların önünde teşhir ediliyor. Tıpkı DAEŞ’liler, FETÖ’cüler ya da PKK’lılar gibi…
Bu düzene bir başkaldırıdır, Meydan okumadır.
ENVER ALTAYLI’YA HAPİS
“Enver Altaylı’nın Protestanlıkla, İsrailli casuslarla ne ilgisi var peki?” 15 Temmuz’un üzerinden beş buçuk yıl geçti. Altaylı’ya tam da şimdi 23 yıl dört ay ceza verilmesi de bir meydan okumadır. “Kendi vatandaşına verdiğin ceza niye başka ülkelere karşı bir meydan okuma anlamına gelsin?” diye sorabilirsiniz. Sedat Peker, Mafya, Devlet-3 isimli yazımda Enver Altaylının kim olduğundan bahsetmiştim. Bu adam yıllarca Türkiye ve Orta Asya’da CİA adına çalıştı. Kâşif Kozinoğlu gibi milli unsurları, Fetullah gülen ve Ruzi Nazar gibilere rapor etti. 15 Temmuz artıklarını ABD’ye kaçırmaya çalıştı. İsrailli casuslara kelepçe vuran irade ile Altaylı’nın hükmünü kesinleştiren irade aynıdır, verilen mesaj da aynıdır.
TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI
Osmanlı Devleti’nin dağılma sürecinde İttihatçılar Türkçülük kavramını ortaya atmıştı. Osmanlıcılık, Batıcılık vs gibi… Devleti ayakta tutmak için… O dönemde Türkçülük, Orta Asya’yı ve buradaki Türkleri de içine alan bir kavramdı. Fakat Ulus devletlerin kurulması ve Türkiye’nin Türki Cumhuriyetlerle coğrafi sınırının kalmaması sebebiyle “Türkçülük kavramı, “Yurtta sulh, dünyada sulh” mottosuyla Türkiye ulusal sınırlar içini ifade eder hale geldi. Geçen yıl Karabağ Savaşı ile yeniden Azerbaycan ile ve dolayısı ile diğer Türki Cumhuriyetler ile kara sınırımız oldu. Daha önce Türk Konseyi Liderler Zirvesi olan şey Türk Devletleri Teşkilatı adını aldı.
Devletlerin birbirlerine karşı kozlarını yeniden masaya vurmaya başladığı bir zamandayız. S400, F-35, DAEŞ, PKK, FETÖ…
Türk Devletleri Teşkilatı da Türkiye ve Türk devletlerinin hasımlarına karşı masaya sürme niyetinde olduğu bir koz. Ayakta kalabilirlerse…