Ne Olacak Bu Doların Hali?
Haber portalımızın bir diğer yayın organı olan www.haberler-turkiye.com'da 8 Kasım 2020 Tarihli yazımın konusu Türk Lirası’nın değer kaybetmesi ve ekonomi yönetimi ile ilgiliydi. TL’nin değer kaybının ekonomiyle doğrudan ilişkili olmadığını, düşüşün Londra merkezli bankalarda yapılan TL swap işlemleri ve TL shortlamaktan (Hiç almadan sürekli TL satma) kaynaklandığını ifade etmiştim. 8.5 TL’ye kadar çıkan ABD doları şimdi de 7 TL’nin altına düştü. Bu durum da doğrudan ekonomimiz kaynaklı değil. Dün dolar, Berat Albayrak yanlış yaptığı için yükselmedi. Bugün TL, Naci Ağbal ekonomide doğruları yaptığından değer kazanmadı. 4 ay önce Hazine faizlerin yükseltilmesine direniyordu. Fakat sonra daha fazla direnilemedi ve faizler yükseltildi. Küresel çete istediğini aldı ve içeri sıcak para girişi başladı. Bizlere, her şey yeniden rayına oturmuş gibi görünebilir. Fakat şu anda Türkiye, dünyada en fazla reel faiz ödeyen ülkeler arasında ve bu aslında hiç sağlıklı bir durum değil. Faizler yükseldiği için 1-2 ay içerisinde enflasyon artacak ve yerli yatırım daha da azalacak. JP Morgan yetkilileri “Eğer Türkiye faizleri arttırmaya devam ederse doların değeri daha da düşer.” diyor. Devlet, yabancı yatırımcıyı ürkütmemek için TL’nin fiyatını doğrudan belirleme yöntemini kullanmıyor. Fakat mevcut haliyle de Londra ve New York merkezli bankalar ve fonlar istedikleri gibi at oynatıyor.
Lakin ne var biliyor musunuz: Dolar gidiyor. Evet, siz de farkındasınız; yerine kripto paralar geliyor. Son durumu nedir bilmiyorum ama TCMB da birkaç yıldır elektronik para üzerinde çalışıyor. Bu konuyla ilgili Rusya ile de görüş alışverişinde bulunulduğunu duymuştum.
Benim naçizane bir önerim var: Elektronik paraya geçilirken TL’nin değeri yerel bankalarca fikslenerek (Bankaların belirlediği fiyatların ortalama değeri alınabilir ve gün içerisinde birkaç defa yeni fiyat oluşturulabilir.) belirlensin, tıpkı LİBOR’un Londra’da fikslendiği gibi. Hatta mümkünse TL’nin fiyatını belirleyecek piyasa yapıcı bankaların bir kısmı kamu bankaları olsun. Türkiye’de piyasa kapandıktan sonra New York’ta brokırlar istedikleri kadar yeni elektronik TL shorlasın. Burada oluşan fiyat ile Türkiye’de fikslenen fiyat farklı olabilir, mahsuru yok. Aynı brend petrol ile ABD petrolünün farklı fiyattan işlem görmesi gibi… Böylece doğrudan devlet müdahale etmemiş, Türkiye’nin elektronik parasının fiyatı piyasada belirlenmiş olur.
Hatta fiksleme mekanizması Katar, Rusya ve Endonezya gibi bu işten mağdur olan ülkelerle birlikte işletilebilir. “O zaman yabancı yatırımcı gelmez ki.” diyenler olabilir. Bu ülkelerle ortak fonlar ve ödeme sistemleri de oluşturulabilir. Ayrıca yabancı yatırımcı para kazanmak istiyorsa bu ülkelere girmek zorunda. Pandeminin en zorlu zamanlarında Nike, Ağrı’da fabrika açma kararı verdi. Oppo, Samsung ve Xaomi gibi mobil telefon üreticileri Kocaeli civarında üretim üssü kurma kararı aldı. Karabağ koridorunun açılmasıyla Türkiye’nin jeostratejik önemi daha da arttı. Türkiye sadece Azerbaycan ile değil, Çin ile de komşu oldu.
Bosch’un üst düzey yetkililerinden biri, Türkiye’nin özellikle de bu dönemde, yatırım yapmak için çok uygun bir yer olduğunu söyledi. Bu tür başka örnekler de sıralayabilirim.
DİĞER ÜLKELERİN DURUMU
Yukarıda bahsettiğim yazıda Türk Lirası’nın değerindeki değişimlerin Rus Rublesi ve Hindistan Rupisi ile benzerlikler gösterdiğini söylemiştim. Bu aralar iki döviz cinsi de tıpkı TL gibi hareket ediyor, dolara karşı değer kazanıyor. Ekonomilerinin dinamikleri Türkiye’den çok farklı olduğu halde…
Bir de Brezilya’dan bahsetmiştim. Önceki Brezilya Cumhurbaşkanı Lula Da Silva’nın milli reflekslere sahip olduğunu ve ekonomide başarı kazandığı halde, o dönem Brezilya Reali’nin TL’den daha zayıf bir para birimi haline geldiğini yazmıştım. Hatırladınız mı? Yerine gelen, Trump’ın dümen suyundaki Bolsonaro’nun başarısız olduğundan, yine de yeni dönemde Brezilya Real’inin, USD karşısında değer kazandığından bahsetmiştim hani…
Yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle Lula’yı hapse attırmışlardı. Telegram üzerinden yayınlanan belgelerde Lula’yı hapse attıran savcı Moro’nun, CIA’dan aldığı asılsız belgelerin bu işi yaptığı ortaya çıktı. 17-21 Aralık bizde başarılı olamadı ama Brezilya’da başarılı oldu.
Hikâyenin devamı da var: Lula’yı uydurma suçlarla hapse attıran savcı Moro’ya, ödül olarak adalet bakanlığı koltuğu veriliyor. Üstelik gelecek seçimlerde de cumhurbaşkanı adayı olmaya hazırlanıyor. Bu arada bir anda Bolsonaro’nun oğlunun mafyayla ilişkisi ortaya çıkıyor. Tam Moro’nun önü açılmışken, hakkında Telegram’da ortaya belgeler yüzünden çarşı iyice karışıyor.