Zorbalık; bir kişinin, kendisinden daha güçlü bir ya da daha fazla kişi tarafından, kasıtlı olarak, sürekli biçimde olumsuz eylemlere maruz bırakılmasıdır. Bir davranışın zorbalık olarak nitelendirilmesi için kasıtlı olarak zarar verme amacıyla saldırgan davranışlarda bulunulması, bu olumsuz eylemlerin bir kez değil, sürekli bir şekilde uygulanıyor olması ve taraflar arasında güç dengesinin eşit olmaması gibi kriterleri karşılıyor olması gerekir. Genellikle sistematik ve organize davranışlardan oluşur. Akran zorbalığıyla; okul bahçesi, tuvaletler, koridorlar, okul çıkışı, okul servisi gibi yerlerde karşılaşılacağı gibi sosyal ağlarda da maruz kalınabilir. Zorbalığın fiziksel, sözel, duygusal, cinsel ve siber zorbalık gibi türleri vardır. Sözel zorbalık; kişinin duygularını inciten sözcüklerle ya da hareketlerle kişiye sözel olarak zarar vermektedir. Alay etme, küfür etme, kötü isim veya lakaplar takma, küçük düşürücü, rencide edici sözler söyleme, kişinin kendisine veya ailesine hakaret etme şeklinde görülürken; duygusal zorbalık ise kişinin sosyal konumuna, ilişkilerine ve ait olma duygusuna zarar verme yoluyla gerçekleştirilir. Bunlar; gözdağı vermek, söylenti yaymak ve gruptan dışlamak, küçük düşürme, herhangi bir ayrım uygulama veya algılanan seksüel yönelim nedeniyle dışlama, sürekli rahatsız edici şakalar yapma şeklinde karşımıza çıkar. Gelişen teknolojiyle birlikte son yıllarda artan zorbalık türü ise; siber zorbalık. Bir ya da birden fazla kişinin, elektronik iletişim araçlarını kullanarak, belirli bir zaman süresi içerisinde ve sürekli olarak kendisini savunma gücüne sahip olamayan birisine yönelik gerçekleştirdikleri kasıtlı saldırgan davranıştır. Çevrimiçi kavga etme, zarar verme, iftira, başka bir kimliğe bürünme, bilgilerini izinsiz kullanma ve ortaya çıkarma, sanal şiddet şeklinde görülebilir.
Peki Bu Siber Zorbalık Vakaları Neden / Nasıl Ortaya Çıkıyor?
Siber zorbalık, kasıtlı davranışlar olarak tanımlanmakla birlikte önemli bir bölümünün de sonuçları kestirilmeden yapılan yarı kasıtlı hatta kasıtsız davranışlar olduğu görülüyor. Bu davranışların bazıları şakalaşmak ya da eğlenmek amacıyla başlayabiliyor. Ergenler arasında birinin komik, hoş görünmeyen fotoğraflarını paylaşmak, birine isim takmak ya da hakkında dedikodu üretmek bir şaka konusu olarak görülebiliyor.
Zorbalığa dahil olanlar; zorba, mağdur ve seyircilerdir.
Kimler Zorba Olma Potansiyeline Sahiptir?
Saldırgan ve baskın olmaya eğilimli olanlar, ders başarıları ve okuma becerileri genellikle ortalamanın altında olanlar, empati kurmakta zorlananlar kişiler zorba olmaya eğilimlidir. Bu kişiler illa gençler olmayabilir. Zorba yetişkinlerin çocukları da zorba olmaya eğilimlidir veya zorba arkadaşlara sahip olanlarda da bu eğilim görülebilir. Genellikle sosyo-ekonomik düzeyi düşük ailelerde veya sevgi ile büyütülme konusunda eksiklikleri olan kişiler, aileleri içinde zorbalığa şahit olurlar ya da kuralcı, baskıcı ve eleştiren ailelerde büyümüş olabilirler. Bu kişiler iş birliğine açık değillerdir. Zorbalığın yıkıcı sonuçları olabilmektedir. Öğrencinin okuldan uzaklaştırılması ya da atılması, benzer davranışların yetişkinlik döneminde de devam ederek suç unsurları taşıyan davranışlara dönüşmesi, akademik başarısızlık, iş yerinde başarısızlık ve uzun vadede kayıplara neden olabilir.
Kimler Mağdur Olma Potansiyeline Sahiptir?
Fiziksel olarak küçük ve zayıf olanlar
İçe dönük veya utangaç olanlar
Kendilerini ifade etmede ve haklarının savunmada sıkıntı yaşayanlar
Bir gruba ait olamayan veya daha az arkadaşı olanlar
Toplumun normal olarak kabul edilen kriterlerinden uzak olanlar
Grubun görüşü dışında görüş bildirenler
Zorbalığa Uğramanın Sonuçları Nelerdir?
Zorbalığa uğramanın utangaçlık, fiziksel ya da psikolojik sıkıntılar, devamsızlık, okul derslerine konsantre olamama, başarısızlık, düşük benlik saygısı hatta intihar etmeyi düşünmek gibi yıkıcı sonuçları olabilir.Zorbalığa şahit olan kişiler ise bu durumu bildirmek istemezler. Çünkü zorbanın intikam alacağından korkarlar. Zorbaya karşı güçlü bir duruş sergileyemeyeceklerini, kimsenin ona inanmayacağını düşünürler. Bir şeylerin değişeceğine dair inançları yoktur. Ebeveynlerini telaşlandırmak istemezler. Anne baba ya da öğretmenlerin olaya dahil olması sonucu işlerin daha kötü olacağını düşünürler. “İspiyoncu” olmanın zorbalığa uğramaktan daha kötü olduğunu düşünürler. “Bir olayda bir taraf zarar görüyorsa, bu kesinlikle çözülmesi gereken bir konudur ve bunu bildirmek ispiyonculuk değildir.”Tüm bunlar seyirci için de geçerlidir. Nadiren öğretmene söylerler ve dahil olurlar. Dahil olurlarsa bir sonraki hedefin kendileri olacağından endişe ederler. Yanlış bir inanış olarak; zorbalığı durdurmanın kendi sorumlulukları olmadığını düşünürler. Halbuki öğrencilerin %18’i zorbalığa uğrarken %85’i bu duruma şahit oluyor.
Herkes Yardım Edebilir!
İyi insanlar doğru olanı yapmakla sorumludur. Araştırmalar akran müdahalesi ile bu tür zorbalık olaylarının %57’sinin durdurulabileceğini göstermektedir.
Kendine sor?
Şimdiye kadar hiç;
Sınıf arkadaşının yaptığı bir hataya güldün mü?
Birine rahatsız edici bir şaka yaptın mı?
Biriyle dalga geçilirken katıldın mı?
Biriyle ilgili bir dedikodu ya da söylenti yaydın mı?
Kendi zorbalığını engellemek için;
Öfkenin gerçek kaynağını bul ve bununla baş etmeye çalış.
Zorbalığa uğramanın çözümünün zorbalık olmadığını bunun çatışmaları arttıracağını unutma.
Karşındaki insanla empati kurmaya çalış. Senin davranışının onun yaşamında nelere sebep olduğunu düşünmeye çalış.
İletişimin temel taşı “empati” ve “dinleme” dir. Bu yeteneklerini geliştir.
Zorba kısa vadede kazanır ama ya uzun vadede?
Haftaya Görüşmek Dileğiyle…
Feyza Onğulu