Umutlarını yitirme noktasında oldukları gözlerinden okunan, hayata karşı dargın ve ayakta durmakta ise neredeyse zorlanan yorgun ve alabildiğine dalgın insanların; altmış beş yaş üstü insanların doğum tarihlerine duydukları ihtiyaç; ulaşılmaz rakamlara ulaşan ulaşım araçları için hazırlanan ücretsiz ulaşım kartları ile trajikomik bir durum haline geldi!
Yazıma başladığım bu uzun ve devrik cümle içinde, bilcümle olmasa da birçok insanın ismini gizli özne olarak serpiştirdim kabul.
Belki haddinden fazla abartı, belki de kıyıda köşede sessiz sedasız ah vah eden bitap haldeki ahalinin, içine düştüğü utanç verici ahvalini çırılçıplak ortaya koyduğum noktasında içinden geçirenler olacak.
Ancak o kadar hazin bir durum ki izah etmekte zorlandığım/ız… o kadar yani.
Evde alnı secdeden kalkmayan nur yüzlü anneciğinin ücretsiz ulaşım kartı ile okulu ile evi arasındaki güzergâhı utana sıkıla kullanan öğrenciler, emekliliğinin tadını çıkarması gerekirken, evine yakın bir sokağın içinde bulunan kıytırık bir kıraathaneye adeta mahkûm edilmiş babacığının, yetmişe merdiven dayadığı yaşamının son evresinde; "lûtfedilerek" verilen ücretsiz ulaşım kartını kullanarak evinden işine, işinden evine dönmek zorunda bırakılan çaresiz genç adamlar o kadar çok ki! Bu hazin tükenmişliği izah etmek bir yana, düşünmek bile tükenme sebebi insan olan için, tükenme!
Öğrencisinden emekçisine, en yaşlı emeklisinden ise en genç delikanlısına kadar hemen herkesin, aldığı nefese layık olarak yaşama tutunmaya çalışırken yapmak zorunda kaldığı bu ve benzeri eylemlerin, bizzat sorumluluk noktasında bulunanlar hakkında ise; "Yazıklar olsun!" demekten başka hiçbir söz bulamıyor insan olan, bulamıyor!
İçilen sudan yenilen ekmeğe, verilen emekten sunulan hizmete kadar hemen her şeyin başlangıcından sonuna kadar binbir çeşit isimler ile anılan vergiler silsilesi yordamıyla yorgun düşmüş olan insanların; ana babası, dede ve ninesi için verilmiş ulaşım kartlarına mahkûm edilmiş olmasına vesile olanların yüzleri ne renk bilmiyorum, ancak bahse konu bu duruma düşen insanların bakışları donuk, başları eğik ve anlatılması imkânsız mahcubiyetleri yüzlerinden okunuyor, yüzlerinden!
Çok şükür ki salgın sebebiyle dün olduğu gibi bugün de evde kalmaları noktasında yasaklar ile anılmıyor onların nüfus kağıtlarında yazan doğum tarihleri.
Yerel yöneticilerin bile görmezden gelerek şimdilik hoş gördükleri bu utanç kaynağı kördüğüm, dilerim tez zamanda son bulur ve bu güzel ülkenin masum insanları onları mecbur edenler gibi Ali Cengiz oyunlarına tevessül etmek bir yana, düşünmek zorunda dahi kalmadan nefes alırlar tıpkı ana babarı, tıpkı dede ve nineleri gibi!
En büyük ve en tehlikeli virüs; sefalettir velhasıl, sefalet!
Samim İĞDE