Mesele senin, senin bile bildiğin yaşına aykırı cicili bicili kıyafetler kuşanarak genç bir kız edaları ile oradan oraya gezip tozarken, "çok mutluyum" gibi gülmüş olduğun fotoğraf karelerine hapsedip tırnak içinde resmettiğin yapmacık pozlar değil, gözlerinle ulu orta sergilediğin keşkeler yumağı, o çıkmaz sokağın yürek burkan iğrenç karanlığının herkes tarafından görünen çırılçıplaklığıydı!
Mesele senin, senin bile bildiğin özüne aykırı o dedili kodulu ortamlarda, "yıkılmaz bir dağ gibi maşallah" dedirtmek için deli divane olup düştüğün hazin durumu, "kuyruğu dik tutmak" deyimi ile gizleme düşüncen ve bu bilcümleye karşı ispat çaresizliğini, içindeki çocuğa dahi kabul ettiremeyecek olduğunun kesin olan reçetesinin altına bizzat imza atan kalabalıklara gıyaben; "inadım inat ulan" köşe başında bir başına ve içine içine ağlıyor olduğunun herkes tarafından görünen çırılçıplaklığıydı!
Mesele senin, benim diyen bugüne değin demini almamış dengesizlere karşı vermiş olduğun "emin değilim ama belki" isimli ülkenin sınırları etrafında, “tek bir hain ayak izine denk gelmek istemiyorum” haykırışlarının, herkes tarafından görünen çırılçıplaklığıydı!
Ve mesele senin, dilim dilim dilindiğinin ezbere bilindiğini; "kabul etmiyorum” zirvesine kadar omuzlayarak getirişinin, senden önce sayısız yürek tarafından tekrar edilmiş olduğuna" ısrarla şahit olmak istiyorum" molasında derin derin nefes alıp verişlerinin herkes tarafından görünen çırılçıplaklığıydı!
Velhasıl;
Yıllar evvel Ali Mamaraşlı'nın kaleme alıp, Özer Şenay'ın bestesi sonrasında Müslüm Gürses tarafından okunan ve okunduğu günden bugüne, yürekten yüreğe dokunan şu güzeller güzeli eserin sözleri gibi çırılçıplak her şey!
Bu benim meselem, derin meselem
Ezelden ebede giden meselem
Hatırım çiğnendi kalbim kırıldı
Ömrümün derdidir benim meselem...
"Allah yaaaar ve yardımcın olsun"