Gözlerimle düştüğüm uçurumlardan habersiz; "Canınızı acıtacak tek bir sebebiniz yok mu gerçekten?" diye soruluyor zaman zaman.
Susuyorum!
Sırf Şeytan'ın orada gizlendiği söyleminin gizemli derinliğinden dolayı, gönüllü indiğim o ayrıntılarda kaybolduğumu düşünerek; "Yorulmuyor musun gerçekten?" diye soruluyor zaman zaman.
Susuyorum!
Değer verip yanıldığım cibiliyetsiz kimlikler için; "Eğer bir daha başa dönmek mümkün olsa, yine aynı şekilde kıymet verir misiniz?" diye soruluyor zaman zaman.
Susuyorum!
Parmak uçlarıma kelepçe ilan ederek kabul ettiğim ve közünü bizzat özüme benzettiğim sigaramın dumanını; "Çare mi?" diye bir soruyla söndürülmek isteniyor zaman zaman.
Susuyorum!
Alaycı gülüşler karşısında, çıt çıkarmayan ve o kendinden emin hilal kaşlarımı çatmadan baş eğişlerim için; "Neden?" diye soruluyor zaman zaman.
Susuyorum!
Dünyamı dar etmiş olanlara dahi ar edilecek bir olgunlukla verdiğim ismim gibi Samim-i candan cevaplarıma; "Gerek var mı?" diye mukabele ediliyor zaman zaman.
Susuyorum!
Zûl geliyor dediğim bu yalan Dünya'da, mealen; bir dakika daha kalmak istemiyorum naralarımla yutkunup susuşlarıma; "Günah değil mi?" diye itiraz ediliyor zaman zaman.
Susuyorum!
Canımı acıtacak tek bir sebep bulamıyor oluşumdan belki de,
Susuyorum!