DHA
Her taraf kapalıydı. Arkadaşlarım ve yeğenlerim ile birlikte enkaz üzerinde arama yaptık. Bize, oğluma, çocuklarıma ait hiçbir şey bulamadım. Oğlumun bir fotoğrafını bile bulamadım. Enkazdan bir şey bulamayacağımızı anladık. Umudumuzu yitirdik. Kızım ile birlikte İstanbul'a geldik.
Bir süre sonra oğlumun arkadaşı bize ulaştı. İbrahim'in telefonunun ve saatinin şu numaralı kişide olduğunu söyledi. Vakit kaybetmeden numarayı aradım, açmadı. Sonra kendisi beni aradı.
Görüşmeden sonra oğlumun saatinin kendilerinde olmadığını söylediler ama telefon için konuştular. Oğlumun telefonu için kendisine yalvardım, telefonu bize ulaştırmasını istedim. 'Telefonu istiyorsanız, sizin için bir değeri varsa bunu o şekilde olamayacak' dediler.
Bunun için ödeme yapmam gerektiğini söylediler. Bu şekilde göndereceklerini söylediler. Bu duruma çok üzüldüm. Oradaki insanların ve bizim sıkıntılarımızı, duygularımızı hiç anlayamamışlar."Telefonun içerisinde oğluma dair bütün bilgileri ve fotoğrafları silmişler"Baba Esat Denli sözlerine şöyle devam etti: Ben 17 yaşında oğlumu kaybettim. Bu çok acı bir şey. Tarif edilecek bir durum değil. Kendisine beklentisini sorup çözüm bulacağımı belirttim. 'O fotoğraflara ihtiyacım var' dedim.
Sonra yeğenime söyledim, yeğenim polis. Mesleğini de belirterek kendilerine mesaj attı. Sonra ürktüler ve bana dönüş yapmadılar. Bir şekilde konu Sivas emniyetine iletildi.
O gece telefonun yeri tespit edildi. Telefon şahısların evinde çıktı. Saati de aldıklarını itiraf etmişler ve satmışlar. Telefonun içerisinde oğluma dair bütün bilgileri ve fotoğrafları silmişler. Telefonda başka insanların fotoğrafları ve hesapları vardı kullanmışlardı.
Bilgileri geri getirebilirsek oğluma dair bir şeyler bulabileceğim. Ciddi anlamda bu durum beni derinden üzdü. Hiç beklemediğim bir şeydi. Orada 50 bin insan vefat etmiş.
İnsanlar acı çekerken böyle bir şey ile karşılaşacağımı tahmin edemedim. Telefonu aldık. Telefonun içindeki bilgileri nasıl kurtarabiliriz onun üzerinde çalışıyoruz.