Zonguldak’ta Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessese Müdürlüğü’nde nakliyat şefi olarak görev yapan, iki çocuk babası 45 yaşındaki Cemal Yalçın, 19 yıllık madenci. 6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından mesai arkadaşlarıyla birlikte hızla afet bölgesine ulaşarak arama kurtarma çalışmalarına katıldı.
Görev yerleri, Hatay’ın Kırıkhan ilçesindeki Mimar Sinan Mahallesi’ndeki Özpınar Sitesi’nin enkazıydı. 8 katlı binanın yıkılması sonucu oluşan yıkıntılar arasında umut arayan Yalçın, bir çığlık sesiyle harekete geçti. Enkaz başında yardım isteyen Emre Çeltik’in sesini duydu. Emre, ağabeyi Mehmet Çeltik’in molozların altından gelen sesini işitmişti. Madenciler hemen müdahale etti ve ikinci günün sonunda Mehmet Çeltik ile 14 yaşındaki kızı Ayşe Ezgi, sağ kurtarıldı.
Ancak Mehmet Çeltik için depremin bilançosu ağırdı: Eşi Saniye ve kızları Birgül ile Ezel yaşamını yitirmişti. Onların cansız bedenleri de Yalçın ve arkadaşları tarafından çıkarıldı.

YIKINTILAR ARASINDA DOĞAN BİR KARDEŞLİK
O günden sonra Yalçın ve Çeltik ailesi arasındaki bağ sadece bir kurtarma operasyonunun sonucu değil, gerçek bir kardeşliğe dönüştü. Yalçın, Hatay’a gidip aileyi bayramlarda ziyaret etti; telefonda sürekli görüştüler. Bu dostluk zamanla daha da derinleşti.
Depremde görev alan, binası sağlam kalan ve vinç operatörü olarak arama çalışmalarına destek veren Yaşar Eryürek de bu bağın bir parçası oldu. Çeltik kardeşler ve Eryürek, Zonguldak’a ilk kez geldiklerinde Cemal Yalçın’ın Gümeli beldesindeki evinde misafir edildi. TTK Genel Müdürlüğü ve Armutçuk Müessese Müdürlüğü’nü ziyaret ettiler, Türkiye'nin ilk ve tek Maden Müzesi'ni gezdiler. Madencilerin çalışma şartlarını deneyim ocağında bizzat gözlemlediler.
Karadeniz doğasının içinde fındık bahçelerinde dolaşan misafirler, madenci Cem Kılıç’ın tulum performansıyla da duygusal bir an yaşadı.

"ONLARCA KİLOMETRE YOL GELDİLER, AMA ARTIK AİLEMİZDEN FARKLARI YOK"
Yalçın, o günleri şu sözlerle anlattı:
Deprem bölgesine ilk ulaşan ekiplerdendik. 10 gün boyunca hiç durmadan çalıştık. 22 canı kurtardık. Çeltik ailesiyle bağımız, öz kardeşten farksız. Bayramda bir gece kalıp dönecektim ama o kadar içten, o kadar sıcak karşıladılar ki 8 gün kaldım. Sonra yeniden ailemle birlikte gittim. Kızım yok ama Ayşe Ezgi ve Ayşe Buğlem’i kendi evladım gibi görüyorum. Allah ömür verdiği sürece bu bağı koparmayacağız.
Madenciliğin, zorluğu kadar cesaret ve özveri gerektiren bir meslek olduğunu vurgulayan Yalçın, "Yer altı bizim yaşam felsefemiz. Göçükler, karanlık alanlar... Biz buna alışığız. Rabbim bir daha böyle acılar yaşatmasın ama dostluklarımız daim olsun" dedi.

"AĞABEYİM GİBİ OLDU"
Mehmet Çeltik de duygularını şöyle dile getirdi:
"Ne desem az kalır. Cemal abi artık ailemizden biri. Bizi burada çok güzel ağırladılar. Aramızda mesafe yok artık, sadece sevgi var. Bu bağ ömürlük."
Deprem sırasında ağabeyini kurtarmak için çırpınan Emre Çeltik ise o anları şöyle anlattı:
Umudumu yitirmiştim. Oturup dinlenmek isterken elim bir boşluğa geldi. 'Sesimi duyan var mı?' diye bağırdım. Ağabeyimin sesi geldi: 'Buradayım.' Hemen madencilere haber verdik. Koşa koşa geldiler, canla başla çalıştılar. Bugün hâlâ ayakta isek, bu onların sayesinde.
Madenciler bizim için sadece kurtarıcı değil, artık can dostlarımız. Kendi canımız ne ise onlar da o.
Vinç operatörü Yaşar Eryürek ise, "O gün omuz omuza verdik. Şimdi aynı sofrayı paylaşıyoruz. Birbirimizle gurur duyuyoruz" diyerek dostluğun anlamını özetledi.
Yorumlar
Kalan Karakter: