Üçüncü depremi de çok şükür atlattık. Birinci depremde evlerimiz yattı, ikinci depremde yıkıldı. O zamanlar konteynerlerde ve çadırlarda 3-4 yıl yaşadık. Devlet evlerimizi yaptı kendi evlerimize geçtik. Bir yıl sonra üçüncü depreme de yakalandık."Mezarlarının yerini dahi bilmiyoruz"Depremin kendisini çok fazla etkilediğini ve stresten dolayı 2 kez kalp krizi geçirdiğini ifade eden Polat sözlerine şöyle devam etti: Çoğumuz cenazelerimizin yerini bilmiyoruz. Benim amca çocuklarım, yeğenlerim, baldızımın çocukları hepsi vefat ettiler.
Mezarlarının yerini dahi bilmiyoruz. O kadar çok vefat eden var ki, hayatını kaybedenleri gömecek yer bile kalmadı.
Evimizi, yurdumuzu bırakıp buraya geldik. Havaalanına kadar geldik, sonra devlet imkanları ile Ankara'ya, oradan kendi imkanlarımız ile Kuşadası'na kızımın yanına geldik.
Bu süreç içerisinde 2 kez stresten ötürü kalp krizi geçirdim. Birini Ankara'da uçaktan inerken, diğerini de otobüsle Kuşadası'na geldiğimde terminalde geçirdim.
Beni apar topar doktora götürdüler. Oradan da buraya Aydın Devlet Hastanesine getirdiler."Bir servet bıraktık orada"Adıyaman’da doğup büyüdüğünü ancak yaşadıkları deprem felaketlerinin ardından geriye dönmek istemediklerini kaydeden Polat şu şekilde konuştu: Benim diğer kızım da Adıyaman Gölbaşı ilçesinde yaşıyordu. Eşi Orada görevli ve enkaz altında kaldılar.
Evleri 6 katlıydı ve komple yıkıldı. Çok şükür kızımı sağ olarak çıkarttık. Sadece bir arkadaşları hayatlarını kaybetti apartmanda.
Biri de bir, bini de bir. İnsan kendi doğup büyüdüğü memleketini bırakmaz ama bu yaşananlardan sonra, hele ki bu şartlar altında hiç dönmeye de niyetimiz yok şimdilik. Yine hem Adıyaman'da hem de Hatay'da depremler oldu.
Bir servet bıraktık orada. Servetimiz yine gitseydi de bu can kayıpları yaşanmasaydı. Allah kimseye bir daha yaşatmasın, düşmanımın başına da vermesin.