Evinize dönme isteği çekici gelebilir - nasıl bir yer olduğunu hatırlayamasanız bile.
18 yaşındaki Ahmed için durum tam da böyle. Suriye sınırından çok da uzak olmayan Gaziantep'in merkezindeki bir camiden çıkarken, önünde "Suriye" yazan siyah tişörtü göze çarpıyor.
Ailesi o beş yaşındayken memleketinden kaçmış ama o en fazla bir ya da iki yıl içinde dönmeyi planlıyor.
"Gitmek için sabırsızlanıyorum" diyor. "Şu an para biriktirmeye çalışıyorum, çünkü Suriye'de ücretler düşük."
Yine de orada kendisini daha iyi bir geleceğin beklediğine inanıyor.
"Suriye yeniden inşa edilecek ve altın gibi olacak" diyor.
Geri dönerse, Suriye'ye uzun süre hakim olan diktatör Beşar Esad'ın Aralık 2024'te devrilmesinden bu yana Türkiye'yi terk eden yarım milyondan fazla Suriyelinin izinden gitmiş olacak.
Birçoğu, iç savaşın ülkelerini harap etmeye başladığı 2011 yılından beri Türkiye'deydi.
İzleyen yıllarda Türkiye, diğer tüm ülkelerden daha fazla Suriyeliyi kabul ederek güvenli bir sığınak haline geldi. Bu sayı 3,5 milyona ulaştı, siyasi gerilime ve zaman zaman Suriyelilere yönelik saldırılara neden oldu.
Resmen hiçbir Suriyeli dönmeye zorlanmayacak, ancak bazıları bürokratik değişiklikler ve ülkedeki varlıklarının eskisi kadar hoş karşılanmaması nedeniyle dönmeye zorlandıklarını düşünüyor.
Adını vermek istemeyen Suriyeli bir kadın, sivil toplum kuruluşlarının "yetkililerden gitme zamanının geldiği mesajını aldığını" söylüyor.
"Çok sayıda iyi Türk arkadaşım var. Onlar ve komşularım bile neden halen burada olduğumu sordular. Elbette geri döneceğiz ama organize bir şekilde. Hep birlikte geri dönersek kaos olur."
32 yaşındaki Aya Mustafa dönmeye hevesli ama henüz değil.
Kış güneşinin altında, Bizans döneminden beri Gaziantep'in üzerinde yükselen kalenin taş duvarlarının yanında buluşuyoruz. Memleketi Halep, arabayla iki saatten daha kısa bir mesafede.
Geri dönmenin Suriye toplumu arasında sürekli konuşulan bir konu olduğunu söylüyor.
"Her gün, her saat bu konuyu konuşuyoruz" diyen Aya'nın ailesi memleketlerinde avukat ve öğretmendi ama Türkiye'de her şeye sıfırdan başlamak zorunda kaldılar, geçimlerini sağlamak için fırıncılık ve kuaförlük yaptılar.
"Nasıl ve ne zaman dönebileceğimizi ve neler yapabileceğimizi konuşuyoruz. Ama doğrusu pek çok zorluk var. Birçok ailenin çocukları burada doğmuş ve Arapça bile konuşamıyor."
Bir de savaşın en ağır şekilde yaşandığı ve El Kaide'nin eski üst düzey liderlerinden geçici devlet başkanı Ahmed Şara'nın imajını yeniden yaratmaya çalıştığı yeni Suriye'deki yıkımın büyüklüğü sözkonusu.
Aya ziyaret için geri döndüğünde Halep'in yıkıntılarını bizzat görmüş. Ailesinin evi halen ayakta ama şimdi başka biri tarafından kullanılıyor.
"Suriye'ye geri dönmek büyük bir karar" diyor.
"Özellikle de yaşlı akrabaları olan insanlar için. Benim büyükannem ve engelli kız kardeşim var. Orada hayatta kalabilmek için elektrik, su ve iş gibi temel ihtiyaçlarımızı karşılamamız lazım."
Şimdilik ailesinin Suriye'de hayatta kalamayacağını ama zamanla geri döneceklerini söylüyor.
"O günün geleceğine inanıyoruz" diyor gülümseyerek. "Yeniden inşa birkaç yıl alacak ama sonunda herkesi Suriye'de göreceğiz."
Kısa bir mesafe uzaklıkta yaşayan baba, anne ve iki genç oğuldan oluşan dört kişilik Suriyeli bir ailenin farklı fikirleri var.
İsmini vermek istemeyen baba, Suriyelilere yardım eden bir kuruluşu yönetiyor. Çay ve baklava eşliğinde kendisine ve ailesine geri dönüp dönmeyeceklerini soruyorum. Cevabı hızlı ve kararlı.
"Hayır, ailem ve ben dönmeyeceğiz" diyor.
"Aynı şey çalıştığım kuruluş için de geçerli. Suriye içinde projelerimiz var ve bu faaliyetlerimizi genişletmeyi umuyoruz. Ama ailem ve yardım kuruluşu burada, Türkiye'de kalacak."
Nedenini sorduğumda ekonomi, güvenlik, eğitim ve sağlık sistemiyle ilgili sorunları sıralıyor.
Suriye'nin geçici hükümetinin "durumla başa çıkmak için herhangi bir deneyimi olmadığını" söylüyor.
"Bazıları bizden onlara bir şans vermemizi istiyor ama bir yıl geçti ve göstergeler iyi değil."
O da yeni Suriye'yi ziyaret etmiş ve Aya gibi güven duymamış.
"Güvenlik durumu çok kötü" diyor. "Her gün cinayetler işleniyor. Kurbanlar kim olursa olsun, onlar da insan."
Torunlarını 12 yıldır görmeyen ve belki de bir daha hiç göremeyecek olan Şam'daki 80 yaşındaki babasından bahsederken sesi yumuşuyor.
Şimdilik Türkiye'de kalmalarında bir sorun yok, ancak hükümet politikasının değişmesi ihtimaline karşı şimdiden acil durum planları yapıyor.
"A planımız burada, Türkiye'de kalmak" diyor.
"Kalamazsak, B, C ve hatta D planlarını düşünüyorum. Ben mühendisim, her zaman plan yaparım."
Bu planların hiçbirinde Suriye'ye dönüş yok.
Eve dönmek zorsa da Türkiye'de kalmak da kolay değil.
Suriyeliler, "geçici koruma" statüsüne sahipler. Bu statü kısıtlamaları da beraberinde getiriyor.
İlk kayıt edildikleri şehirlerden taşınmaları yasak. Çalışma izni almaları zor ve birçoğu düşük ücretli işlerde çalışıyor, zar zor geçiniyor.
Esad'a karşı ayaklanmayı destekleyen Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hiçbir Suriyelinin sınır dışı edilmeyeceği konusunda ısrarcı olsa da hak savunucuları alttan alta baskının arttığını söylüyor.
Ocak ayından itibaren Suriyeliler için ücretsiz tıbbi bakımın sona erdiğine ve Suriyelileri işe almayı daha pahalı hale getiren yeni hükümet düzenlemelerine işaret ediyorlar.
Türkiye'de iltica ve göç konusunda bağımsız bir araştırma merkezi olan İGAM'ın başında bulunan Metin Çorabatır, "Bu unsurlar geri dönüşlerin ne kadarının gönüllü olduğunu sorgulatıyor" diyor.
Ve 2028'de yapılacak cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin buradaki Suriyeliler için bir başka sorun olabileceğini söylüyor.
Çorabatır, "Normal şartlarda Cumhurbaşkanı Erdoğan onların koruyucusu konumunda" diyor.
"İstedikleri kadar kalabileceklerini söylüyor. Rejim değiştikten sonra da bunu tekrarladı. Ancak seçim olursa ve AKP için siyasi bir kazanç söz konusuysa bazı politika değişiklikleri olabilir."
Gelecek seçimlerin, son anketlerde öne çıkan yabancı düşmanı söylemi yeniden canlandırabileceği uyarısında bulunuyor. "Bu duygular şimdilik uykuda" diyor. "Ancak bu yabancı düşmanı tutumun altyapısının halen canlı olduğundan eminim."
Soğuk ve puslu bir sabahta, Gaziantep'ten arabayla bir saat uzaklıktaki sınır kapısında, kısa bir mesafedeki Suriye'nin tepeleri görünüyor.
Mahmud Sattouf ve eşi Suad Helal ziyaret için anavatanlarına gidiyor. Türk vatandaşlığına sahip oldukları için geri dönebilecekler. Diğer Suriyeliler içinse yolculuk artık tek yönlü.
Bir öğretmen olan Mahmud'un heyecandan yüzü parlıyor.
"Ülkemizi sevdiğimiz için geri dönüyoruz" diyor.
"Bu büyük bir mutluluk. Bunu kelimelerle tarif edemem. İngilizce'de dediğimiz gibi: 'Evim evim, güzel evim'."
Suad'la birlikte yaklaşık bir yıl içinde, Suriye'de işler yoluna girdiğinde, dört oğulları ve onların aileleriyle birlikte evlerine taşınacaklarını söylüyor.
"63 yaşındayım" diyor. "Ama kendimi yaşlı bir adam gibi hissetmiyorum. Kendimi genç hissediyorum. Ülkemizi yeniden inşa etmeye hazırız."
"Temelli döndüğünüzde nasıl hissedeceksiniz?" diye soruyorum.
"Dünyanın en mutlu adamı ben olacağım" diyor gülerek.
Bu haber, BBC gazetecileri tarafından hazırlandı ve kontrol edildi. Bir pilot proje kapsamında çevirisinde yapay zekadan da faydalanıldı.
Yorumlar
Kalan Karakter: