Hayatta verdiğimiz her karar, doğru ve yanlış arasındaki ince çizgide şekillenir. Ancak insan, bu kavramları ne kadar sorgular? Günlük yaşamda ya da önemli dönemeçlerde kararlarımızı gerçekten evrensel bir fayda için mi, yoksa kişisel çıkarlarımız doğrultusunda mı veriyoruz?
Doğru ve yanlışın mutlak mı yoksa göreceli mi olduğu, felsefenin temel sorularından biridir. "Doğru tektir" anlayışı, doğa yasalarında kendini gösterir. Örneğin, yerçekimi yasası her yerde ve her zaman geçerlidir; kişisel algılara göre değişmez. Bir tohumun büyüyüp ağaç olabilmesi için uygun toprak, su ve güneş ışığına ihtiyaç duyması bir gerçektir. Bu süreç bireylerin yorumlarına göre farklılık göstermez. Benzer şekilde, insan vücudunun sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için düzenli uyku ve dengeli beslenme gibi temel doğrular evrenseldir.
Tarafını Seçmek
"Tarafını seç" ifadesi, kişinin gerçeğin mi yoksa sahtenin mi yanında duracağını belirler. İnsan doğası gereği çoğu zaman kendi çıkarlarına yönelir. Ancak doğru seçimler yapmak, bireyin iradesine ve değerlerine bağlıdır. Bu bağlamda şu ayet, tarafını seçme konusunda bize net bir rehber sunar:
"Ey iman edenler! Kendinizin, anne babanızın ve yakınlarınızın aleyhine bile olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti ayakta tutan kimseler olun." (Nisa Suresi, 135. Ayet)
Doğru ve yanlış arasında seçim yaparken birey, yalnızca kendi faydasını değil, toplum üzerindeki etkilerini de hesaba katmalıdır. Bu noktada en önemli unsur, bireyin seçim yapma özgürlüğüdür. Ancak bu özgürlüğün sağlanabilmesi, bireyin maddi ve manevi anlamda bağımsız olmasını gerektirir. Doğru tarafı seçebilmek, güçlü bir irade ve sağlam bir karakterle mümkündür.
Evrensel Doğru: Felsefi Yaklaşım
Immanuel Kant, doğru ve yanlışın evrensel ahlak yasalarına göre belirlenmesi gerektiğini savunur. Şu sözü, doğru olanın kişisel görüşlerden bağımsız olması gerektiğini vurgular:
"Öyle bir davran ki, davranışın tüm insanlık için bir yasa haline gelebilsin."
Kadim bilgelik ve deneyimlerin değersizleştirildiği bir toplumda bireyler, anlık faydalara ve egolarına yönelir. Ancak ahlaki değerler, evrensel bir nitelik taşır ve zamana veya mekâna göre değişmez.
Yanlış Başlangıç ve Doğruya Dönüş
Hayatta bir işe ya da sürece yanlış bir başlangıç yapmak, bireyi yanlış bir yola sokabilir. Yol boyunca hatalar düzeltilmeye çalışılsa da başlangıçtaki hata giderilmeden doğru bir sonuca ulaşılamaz. Aristoteles, doğru bir hedef belirlemenin tüm süreci olumlu bir şekilde yönlendireceğini savunur.
Yanlış bir seçim yaptığımızda, hatayı kabul edip geri dönmek bir erdemdir. Bu süreçte kayıplarımız olabilir; ancak bu kayıplar, daha büyük zararlardan kaçınmanın bedelidir. Albert Einstein’ın şu sözü bu durumu özetler:
"Aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek deliliktir."
Deneyim ve Bilgi Aktarımı
Deneme-yanılma yöntemi, birey için hem maddi hem de manevi açıdan maliyetlidir. İnsan ömrü, her şeyi deneyimleyerek öğrenmek için yeterince uzun değildir. Bu nedenle, nesiller arası bilgi aktarımı insanlık tarihinin önemli bir parçasıdır. Usta-çırak ilişkisi yalnızca mesleki bilgilerin değil, aynı zamanda toplumsal ve ahlaki değerlerin de aktarılmasını sağlar.
Bu bağlamda şu söz anlam kazanır: "Ustanın iyisi, kendinden daha iyi bir usta yetiştirebilendir."
Doğru ve Çıkar Çatışması
Yanlış, genellikle anlık bir fayda gibi görünür; ancak uzun vadede bireye ve topluma zarar verir. Ego, insanın arzularını şekillendiren bir mekanizma gibidir. Bu yüzden doğru ve yanlış arasındaki kararlar, çoğu zaman bireyin egosu tarafından etkilenir. Ancak yalnızca kısa vadeli çıkarları gözeten seçimler hem bireyin hem de toplumun geleceğini olumsuz etkiler.
Örneğin, Nazi Almanya’sında yanlış değerlerin doğru olarak kabul edilmesi, insanlık tarihinin en büyük trajedilerinden birine neden olmuştur.
Doğruya Ulaşmak
Kadim bilgilerin rehberliğinde hareket etmek, bireyin deneme-yanılma ile zaman ve enerji kaybetmesini önler. Unutulmamalıdır ki, geçmişin hatalarından alınan dersler geleceğin en büyük yol göstericisidir. Doğruyu seçmek yalnızca bir seçenek değil, aynı zamanda bireyin ve toplumun omuzlarında taşıdığı bir sorumluluktur.
Bir kıssa:
Bir bilgeye öğrencisi sormuş: “Efendim, hep doğruyu söylemek ve doğruyu yapmak bu kadar önemli mi?” Bilge gülümsemiş: “Bir gemi düşün. Rota bir derecelik bir açıyla bile kayarsa, yolun sonunda başka bir kıtaya varırsın. Doğru, başlangıçtan itibaren önemlidir. Aksi halde kendini hiç gitmek istemediğin bir yerde bulursun.”
"Hata yapmak insanın doğasında vardır; hatada ısrar etmek ise yalnızca cahillerin işidir." (Hz. Ali)
Arzu Tarakcı
Yorumlar
Kalan Karakter: