“Yallah Arabistan’a…” Ekşi Sözlük’te bir başlık bu. Biri, ”Her gün kullandığım şahane bir laf.” diye yazmış. Başkası ise “Bu sıralar tivitırda çokça gördüğüm, çomarları baştan def etmek için kullanılan bir iksir.” demiş. Doğrusu sosyal medyada dini hassasiyetlerim olduğunu ifade edince, bana karşı da kullanılmış bir iksir “Yallah Arabistan’a!” sözü. “Arap’ın dinine inanıyorsan, Arap peygambere inanıyorsan, yallah Arabistan’a!”
Yürekten bağlı olmasa da insan, içinde yetiştiği medeniyete nasıl bu kadar yabancı olabiliyor, hayret. İslam’ın temel kaynakları olan Kur’an ve sünnette Arap ırkının diğer ırklara üstün olmadığı, üstünlüğün takvada olduğu açıkça ifade edilmiştir. İslam’a inanmanın Arap ırkçılığını savunmayla ilgisi olmadığını daha ortaokul çağlarında öğrenmiştim. Bu “Yallah Arabistan’a” diyenler hiç bilmedikleri bir İslam’a karşılar.
Peki, Suudi Arabistan, Arapçı mı ya da İslam’ı en iyi temsil ediyor olma özelliğine mi sahip?
Bazı Suudi vatandaşları, Arap milliyetçiliğini savunduklarını iddia ediyor olabilir. Fakat durum pratikte bunun tam tersi. Suudi Arabistan, uluslararası alanda Siyonist politikalar güdüyor. Bu konuya aşağıda değineceğim. Ama önce Siyonist İsrail’in, daha evvel bölgede Arap devletleriyle savaşıp yendiğini, Filistin ve Suriye’den toprak aldığını, halen Ürdün, Suudi Arabistan, Suriye, Lübnan gibi Arap ülkelerinin topraklarında gözü olduğunu hatırlamak lazım. Dolayısı ile İsrail’i destekleyen Suudi Arabistan’a, “Arapçı” demek mümkün değil.
Suudi Arabistan, İsrail’i nasıl destekliyor? Hepimiz şahit olduk; İran, İsrail’e füze ve drone saldırısında bulunduğunda, bunların önemli bir kısmı Ürdün ve Suudi Arabistan hava savunma sistemleri tarafından düşürüldü. Demek ki neymiş? Suudi Arabistan, İran’a karşı İsrail’in yanındaymış.
Başka? Var mı Suudilerin İsrail’i desteklediklerini kanıtlayan bir emare? Var elbette. Suudi Arabistan hükümeti sosyal medyada Filistin’i destekleyen, İsrail destekçisi firmalara boykot çağrısı yapan vatandaşlarını tutuklamaya başladı. Kaynak: Bloomberg… Yani Suudi Arabistan, Filistinlilere karşı yine İsrail’in yanında... Neden Filistin’e karşı? Çünkü Hamas, İran yanlısıymış; yersen.
Yedi Ekim saldırısı düzenlendiğinde İran, Hamas’a, “Bu harekât aynı zamanda Kasım Süleymani’ye ve İran’a yapılan saldırıların intikamıydı, değil mi?” diye sordu. Hamas “Hayır!” dedi. Ardından İranlı yetkililer, İsrail’e düzenlediği drone ve füze saldırısından sonra, “Bu saldırının Gazze’yle hiç ilgisi yok. Şam büyükelçiliğimize yapılan saldırının cevabı…” açıklamasını yapma ihtiyacı hissetti. Hamas ile İran yetkililerinin takındıkları bu tavır, Suudilerin, “Hamas, İran yanlısı. Bu yüzden karşıyız.” yaklaşımını tamamen çürütüyor. Buna karşın, İsrail’in Gazze katliamı başladıktan sonra aynı Suudi yetkililer, “İsrail ile yumuşama sürecimizde bir değişim olmayacak.” dediler. Bu sürece olumsuz etkide bulunabilecek tüm unsurlara karşı mücadele etmeye kararlılarmış.
Thomas Friedman’ın New York Times’daki Israel Has a Choice to Make: Rafah or Riad (İsrail bir seçim yapmalı: Refah mı Riad mı) başlıklı yazısında, Suudi Arabistan’ın, İsrail’i yapmayı planladığı Refah saldırısı konusunda açıktan destekleyemeyeceğini ama içten içe savaşın neden yedi aydır sürdüğünü de sorguladığını yazmış. Yani Suudi Arabistan’ın beklentisi İsrail’in Gazze’yi kısa sürede ele geçirmesiymiş. Refah saldırısının daha önce yapılması gerektiğini savunuyorlarmış. “İsrail, Refah’a savaşın başında girseydi şimdi bu sorgulamalara gerek olmayacaktı.” Yani “Gazze diye bir yer kalmadığı için insanlar İsrail saldırılarına tepki göstermeye devam etmeyeceklerdi. Ama şimdi iş uzadı, İsrail Refah’a saldırırsa Riyad’ın, kendi kamuoyunu tatmin etmek için buna karşıymış gibi tavır alması gerekebilir. Ama istediği bu değil” demeye getiriyor.
ABD istihbaratı ve İsrail ile bağları olan bu adam da Suudilerin asıl pozisyonunun İsrail ile birliktelikten yana olduğunu anlatıyor. Sizce işkembeden mi sallıyor? Öyle olsa bu adama New York Times’da yazması için köşe vermezlerdi ve İsrail’de bazı gazeteciler bu yazıyı analiz etme gereği duymazlardı.
Yani Suudilerin ne Filistin ne de İslam’ın ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa’yı kurtarmak gibi bir dertleri yok. Bütün bunlar gösteriyor ki Suudiler, ne Arapçılar ne İslam’ın kalesi durumundalar. O yüzden “Yallah Arabistan’a!” diyen arkadaşların, başka bir iksir bulmalarını salık vermek isterim.
Suudi Arabistan hükümetinde, Filistin davasına baş koyanlara değil Siyonizm’e maşa olanlara yer var. Biz Filistin davasını savunanlar doğru ülkedeyiz. Bence Arabistan’a gitmeyi kendiniz için bir değerlendirin. Belki Hicaz bölgesi size uymaz ama neden Riyad ya da Cidde olmasın?