Herkesin bir gölgeli, karanlık tarafı vardır ve bu kısım, kişinin bilinçli yaşamında ne kadar az entegre edilirse, bir o kadar karanlık ve yoğun bir hale gelir. Eğer görünürde aşağı/karanlık olarak gördüğümüz parçamız bilinçli ise kişinin onu düzeltmek için her zaman bir şansı vardır fakat bu parçamız baskılanır ve bilincimizden dışlanırsa, hiçbir zaman düzeltilemez. -Carl Gustav Jung, Psikoloji ve Din
Carl Gustav Jung, 20. yüzyılın önemli İsviçreli psikiyatristlerinden biridir ve modern psikolojinin temel taşlarından birini oluşturmuştur. Jung, Sigmund Freud'un öğrencisiydi ve psikanaliz alanında önemli katkılar yapmıştır. Freud'un teorilerinden farklı olarak, Jung analitik psikolojiyi geliştirmiştir.
Bastırdığımız her duygu, bilinçdışının bir parçası haline gelir. Gölgeli ve karanlık yanlarımızın farkında olmadığımız sürece, bunları düzeltme şansımız olmaz. Gölgeler, fark edilmedikleri ve gün yüzüne çıkarmak için adım atılmadıkları sürece, hayatımızın kontrolünü ele geçirir ve yaşantımızı şekillendirirler. Bastırılan duygular psikolojik ve bedensel sorunlar şeklinde ortaya çıkmaya başlayabilir.
Jung'un analitik psikolojisi, bireyin bilinçdışının yanı sıra kolektif bilinçdışının da önemini vurgular. Gölgeli veya karanlık tarafı olarak adlandırdığı kavram, bireyin farkında olmadığı, bastırdığı veya reddettiği içsel unsurları ifade eder. Jung'a göre, bu gölgeli yönlerle yüzleşmek ve onları bütünleştirmek kişisel gelişim ve ruhsal bütünlük için önemlidir.
Alıntıda da belirtildiği gibi, bastırılan duygular veya gölgeli yönler, bilinçdışının bir parçası haline gelir ve bilinçli yaşamımızı etkiler. Ancak, bu unsurlar fark edilip kabul edildiğinde, kişi üzerinde olumsuz etkileri azalabilir ve içsel uyum sağlanabilir. Bu nedenle, Jung'un öğretileri genellikle kişisel farkındalık ve kendini keşfetme süreçlerinde önemli bir rol oynamaktadır.