İftira ve Onurun Sınavı
İnsan, doğar, yaşar ve ölür. Ancak ne gariptir ki, bazıları bir insanın ölmesini bekleyemez. Kimi kıskançlıktan, kimi husumetten, kimi de kararmış vicdanının kölesi olduğundan iftira taşını fırlatır. Bu taş, yalnızca hedef alınanı yaralamaz; atanı da insanlık mertebesinden aşağıya çeker.
"İftira, ateşten bir gömlektir; giydiren yanmaz sanır ama önce kendi vicdanı kül olur." İnsanlık tarihinin en karanlık silahlarından biridir iftira. Düşünebiliyor musunuz, bir insan yaşam mücadelesi verirken, umutla şifaya tutunurken, birileri onun öldüğünü ilan etmekte, adını kara sayfalara yazmakta beis görmüyor? Kimin eline ne geçer bundan? Merhametsizce yayılan yalanlar, adalet terazisini sarsarken, masumiyetin sesi boğulmaz. Çünkü gerçek, önünde sonunda hükmünü icra eder.
"Doğru, göğe çıkar; eğri, yerin dibine batar." Tarih şahittir ki, iftira atanlar, gün gelip kendi çukurlarına yuvarlanmışlardır. Hz. Yusuf, iftiraya uğradı; ama sabrı, onun Mısır’ın yöneticisi olmasını sağladı. Büyük insanlar iftiralarla sınanır, çünkü onların göğüslendiği fırtına sıradan değildir. Bir insanı iftirayla gömmeye çalışanlar, bilmezler ki o insan, tohum gibi toprağa düşer; vakti geldiğinde yeniden filizlenir.
“Kelam, sahibinin aynasıdır.” Öyleyse, birinin sözleri çirkinse, bilin ki ruhu da öyledir. Hasta birine ölümü yakıştıran, iftirayla onun adını kirletmeye çalışan, aslında kendi ruhunun sefaletini ifşa eder. İnsan, kendinden konuşur. Güzellik bilen güzelleştirir, çirkinlik bilen ise çamur sıçratır.
Bütün bunların karşısında ne yapmak gerekir? Öfkeye kapılmak mı, aynı silahı kullanmak mı? Hayır! Çünkü hakikatin kendini savunmaya ihtiyacı yoktur; zaman, en iyi hâkimdir. Önemli olan, insanın kendi şeref ve haysiyetini koruyarak, iftiranın çukuruna düşmeden dimdik ayakta kalabilmesidir.
“Güneş balçıkla sıvanmaz.” Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, hakikati gölgeleyemezler. Bir insanın onuru, iftiracıların diliyle lekelenmez; bilakis, iftira ne kadar büyürse, o insanın değeri de o kadar ortaya çıkar. Sevenlerine düşen ise bu karanlık oyunlara aldanmamak, sevgilerini çelik gibi sağlam tutmaktır.
Şu söz unutulmamalıdır: “İftira atanın yüzü suya düştüğünde gerçeğin yansımasını görmekten korkar.” İşte tam da bu yüzden, hakikatin aynasında iftiracıların yüzü daima silik ve kirli kalacaktır.
Son sözüme ilave olarak geçtiğimiz yıl kaleme aldığım bir şiir ile...
"Hilâle zincir vurulmak istenen günde Zülfikar olan adamlara selâm olsun.."
TAŞ ÜSTÜNE TAŞ KOYUVER
Yakıp yıkmak aciz işi
Taş üstüne taş koyuver
Ayırmadan üçü beşi
Taş üstüne taş koyuver.
Aşa lezzet karıştırıp
Hayrı şerle yarıştırıp
İki dargın barıştırıp
Taş üstüne taş koyuver.
Öf demeden sabrederek
Haksızlığa cebrederek
Önemi yok dirhem kürek
Taş üstüne taş koyuver.
İhmal etme gün batmadan
Tatlı sözle kaş çatmadan
Mümkün değil yaş akmadan
Taş üstüne taş koyuver.
İsmin sade bir rivayet
Kabir sonun en nihayet
Tükenmeden güç dirayet
Taş üstüne taş koyuver.
Ramak Kaldı / Samim İĞDE
Yorumlar
Kalan Karakter: