İyi Değilim
“Her ‘iyiyim’ bir perde, her ‘iyi değilim’ bir itiraf.”
“İyi misin?” diye sordu kadın, yorgun bir tebessümle.
“İyi değilim.” dedi adam.
Ne var ki o iki kelime, iki ayrı dünyanın yankısıydı.
Kadın, bu sözü söylerken gözlerinin içi doldu.
Yorgundu; kalabalıklardan, koşuşturmalardan, maskelerden.
Her “iyiyim” deyişi biraz daha uzaklaştırmıştı onu kendinden.
Birini kaybetmemişti belki ama kendini kaybetmenin eşiğindeydi.
Biriktirdiği suskunluklar, iç sesine dönüşmüş;
gülümsemeleriyle bile yorulur hâle gelmişti.
Adamın “iyi değilim”i ise başka bir yerden çıkmıştı.
Ruhundan değil, vicdanından...
Yaptığı bir haksızlığın, sustuğu bir gerçeğin,
görmezden geldiği bir kalbin yükü vardı üzerinde.
Uykusu vardı ama huzuru yoktu.
Çünkü bazı insanlar “iyi değildir”, çünkü “doğru değildir.”
Aynı cümle, iki farklı kalpte iki farklı acıydı.
Kadın, içinin kırıklarını onarmaya çalışıyordu;
adam ise başkasının kalbinde açtığı yarayı.
Biri “ben tükendim” derken,
diğeri “ben yanıldım” diyordu.
Bazen “iyi değilim” demek, bir isyandır.
Bazense bir pişmanlık.
Kimi ruhunun yorgunluğunu söyler bu sözle,
kimi de vicdanının yükünü...
Oysa kelimeler aynı olsa da hikâyeler hep farklıdır.
Kimi sessizdir çünkü anlatırsa ağlayacaktır.
Kimi susar çünkü dinlenmeyeceğini bilir.
Ve kimi “iyiyim” der, çünkü “iyi değilim” diyebilecek kadar gücü kalmamıştır.
Belki de asıl mesele, iyi görünmek değil;
“İyi değilim.” diyebilme cesaretidir.
Çünkü insan, ancak kendine dürüst olduğunda iyileşir.
O hâlde sormadan geçmeyelim:
Siz nasılsınız?
Ramak Kaldı / Samim İğde
Yorumlar 1
Kalan Karakter: