Bazı insanlar yaşarken kelimeleri ışığa çevirir; öldüklerinde ise geriye sessiz bir karanlık bırakırlar. Yavuz Doğan da öyleydi… Dünyanın gürültüsüne rağmen mısranın fısıltısını duyanlardan. Aynı kelimenin kenarında yan yana diz çöktüğüm, omuz omuza yürüdüğüm bir kalemdaştı o.
Ölümüne değil, eksilişine üzülüyorum. Çünkü ölüm bir kapanış değildir; “Giden değil, geride bıraktığı boşluk yaşar.” Şimdi o boşluk masamın ucunda duruyor. Bir sigara dumanı kadar ince, bir sessizlik kadar ağır…
Yavuz’un şiiri, teni soğumadan yetim kaldı. Kelimeleri, sahibinin elinden düşen bir tespih taneleri gibi dağıldı zihnimde.
Biz birbirimizi hep kelimelerde bulurduk. Bazen kırgın, bazen yangın, bazen de her şeyi yeniden kuran bir sabırla… Ve ne zaman hayatın sırtı sertleşse, Yavuz şöyle derdi:
“Kelimeler eğilmez Ramak Kaldı, insan eğilir.”
Şimdi o kelime artık yokluğun kıyısında yankılanıyor.
Son sohbetimiz kulağımda: Dünya yorgun, zaman kirli, ama biz yine de yazacağız… Öyle demişti. Öyle de olacak.
Bir dostu kaybetmek, kendinden bir parçayı toprağa vermektir. Şair bir dostu kaybetmek ise, insanın kendi sesinin bir kısmını duyamaz hale gelmesidir.
Ama yine de biliyorum: İyi insanların toprakta bile bir ağırlığı vardır; gölge yaparlar ardımızdan.
Yavuz Doğan…
Rahmetle, hürmetle, sızıyla anıyorum seni.
Sen gittin, kelimeler yetim kaldı.
Ama inan, biz kalemdaşların, seni her cümlenin kıyısında yaşatacağız.

Ramak Kaldı / Samim İğde
Yorumlar
Kalan Karakter: