“Çocuklukta alınmayan bir damla sevgi, yetişkinlikte bir okyanus boşluğu olarak geri döner.”
Çocukluğunda sevgiye, şefkate ve güvenli bir rehberliğe doyamayan her birey, görünmez bir yarayla büyür. İşte biz buna “duygusal yetimlik” diyoruz…
Çocuk, anne babasından veya onu yetiştiren kişilerden yeterli ilgi, şefkat, sevgi, rehberlik ve duygusal destek alamadığında bunun sonucunda duygusal yoksunluk ortaya çıkar. Özellikle çocuğun gelişim döneminde, yani 0–10 yaş aralığında, eğer anne baba çocuğa karşı duygusal olarak mesafeli, ilgisiz veya tepkisiz davranırsa; çok yoğun olup çocuğa yeterli zaman ayıramazsa; ebeveynlerden biri kaybedilmişse; aile içinde sürekli şiddet ve çatışmalar yaşanmışsa ya da ebeveynler kendi duygusal sorunlarının içinde kaybolmuşsa, çocukların hayata, insanlara ve birçok şeye sağlıklı şekilde bağlanması zorlaşır.
Bu durumun sonucunda kişi ilerleyen yıllarda:
Duygusal boşluk
Yalnızlık
Terk edilmişlik duygusu
Bağlanma sorunları (sağlıklı ilişkiler kuramama)
Güven ve özgüven problemleri
Kendini değersiz ve önemsiz hissetme
Kendiyle bağ kuramama ve kendini ifade edememe
Depresyon, anksiyete ve kaygı bozuklukları
Aşırı içe kapanıklık ve öfke patlamaları
Dikkat dağınıklığı ve öğrenme güçlüğü
Fiziksel sorunlar
Duygusal boşluğu doldurmak için bağımlılık geliştirme
gibi pek çok sorun yaşayabilir. İşte tüm bunlara “duygusal yetimlik” denir.
Duygusal yetim olan bir birey, hayatı boyunca psikolojik sorunlar, ilişki problemleri, yaşam becerisi eksiklikleri ve sosyal uyum güçlükleriyle karşılaşabilir.
Tüm bunları tek başına iyileştirmek her zaman kolay olmayabilir; kişi bu süreçte zorlanabilir.
Bu nedenle, kişi bu sorunlarla baş edemediğinde dışarıdan profesyonel destek almalı ya da mümkünse kendisini destekleyecek, güvenli ve sağlıklı ilişkiler kurmaya yönelmelidir.
Ezo Filiz Bayrakoğlu
Yorumlar
Kalan Karakter: