Bağımlılık, karmaşık bir yapıya sahiptir ve tek bir sebebe indirgenemez. Kişi, istediği ve arzu ettiği şeyler için çabalayıp karşılığını alamadıkça hayal kırıklığı, ümitsizlik, kafa karışıklığı, üzüntü ve kararsızlık yaşayabilir. Bu duygularla baş edebilmek adına zihnini meşgul edecek şeylere yönelmesi oldukça doğaldır. Ancak bu yönelim süreklilik kazandığında bağımlılık başlar.
Bağımlılığın temelinde genellikle ruhsal boşluk yatar. Anlamsızlık hissi, yaşamdan tatminsizlik, yalnızlık gibi duygular insanı bir çıkış yolu aramaya iter. Kimi zaman birey, başa çıkamadığı travmaların acısını dindirmek için bilinçsizce bir bağımlılığa sarılabilir. Bastırılmış duygular, kendini ifade edememe ve hayatta bir anlam arayışı da bağımlılığa yol açan etkenler arasındadır. Friedrich Nietzsche'nin de dediği gibi, "İnsanın en büyük açmazı, neyi aradığını bilmemesidir."
Bağımlılık yalnızca zararlı maddelerle sınırlı değildir; sevgiye, aşka, herhangi bir duyguya, bir insana, bir nesneye, hatta düşüncelere bile bağımlı olunabilir. Kimi insanlar anne ve babasına, kimi arkadaşlarına, kimi ise takıntılı bir şekilde geçmişine bağımlı hale gelebilir. Aslında bağımlılık, kişinin kendi iç dünyasında bir boşluğu doldurma çabasının bir yansımasıdır. Bu noktada Oscar Wilde’ın şu sözü oldukça anlamlıdır: "İnsanın ruhunu en çok yoran şey, bağımlı olduğu zincirleri sevmesidir."
Öte yandan, genetik yatkınlık da bağımlılığın oluşumunda rol oynayabilir. Eğer aile bireylerinde bağımlılığa eğilimli kimseler varsa, kişinin de benzer bir eğilim geliştirme riski artabilir.
Bağımlılık, bir tür rahatsızlıktır ve profesyonel destek gerektirir. Ancak bunun yanında, sağlam bir inanca tutunmak, meditasyon yapmak, doğada bolca vakit geçirmek, düzenli nefes egzersizleri uygulamak gibi yöntemler de bağımlılıkla mücadelede yardımcı olabilir. Bireyin, kendi iç dünyasını anlamlandırması ve hayatına anlam katan sağlıklı uğraşlar bulması, bağımlılıktan kurtulma sürecinde büyük bir fark yaratabilir.
Sonuç olarak, bağımlılık bir boşluğu doldurma çabasıdır. Önemli olan, bu boşluğu neyle doldurduğumuzdur. Sağlıklı bir ruh ve bilinçli bir farkındalık, insanı zincirlerinden kurtarabilecek en güçlü anahtardır.
"İnsanın en büyük zaferi, kendi nefsine karşı kazandığı zaferdir." — Platon
Ezo Filiz Bayrakoğlu
Yorumlar
Kalan Karakter: