Be oğlum ben senin o kocaman zannedip uğruna k*ç*n* yırttığın şu leş dünyanın, nah şu kadar ehemmiyet arz etmediğini öğrendiğimde; sen ılıcakların tercüman'ından otuz kupona Kur-an-ı kerim kazanma derdindeydin!
Be oğlum ben senin o hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayıp ağızlarından köpük köpük salyalar akıtarak saldırganlaşan ve her nefes alışlarında bir başka garibin hakkına tecavüz ederken, bu haysiyetsiz yolla elde ettikleri o sözüm ona dünya malını, "Dünya'da mekân ahirette iman" sözüyle süsleyip, nasip ismiyle nitelendiren o bilcümle kansıza ağız dolusu küfürler savururken; sen elinde kahve fincanınla ekran başında Samanyolu isimli kanalda sır kapısı izlerken Cennet hayâlindeydin!
Be oğlum ben senin o her b*ka ağlayan çakalın müsebbibi olduğu bugünkü karanlığı taa o gün; Konfüçyüs'un "karanlığa küfredeceğine bir mum yak" sözünün derinliğiyle sana izah etmek isterken, sen adım kadar eminim ki, bugün kıçının korkusuyla mecburen reddetmek zorunda kaldığın o şer zihin ile neredeyse her mahallede, neredeyse her sokakta sinsice kurup organize edilmiş sözüm ona ışık evlerinde ne b*k yediğini dahi bilmez bir halde önüne koyulan yalla yallanma derdindeydin!
Be oğlum ben senin babanın parasıyla lûzumsuz saydığın o en şerefli vazifeye; boynumda Bozkurt kolyesi ve parmağımda Zülfikâr ile gururla ve göğsümü gere gere gönüllü olduğum peygamber ocağına ellerim kınalı ve sevdiklerimle helâlleşerek giderken, sen bir yandan korkuyla köşe bucak gizlenirken, bir yandan da haramzade babanın avucuna s*çt*ğ* menşei belirsiz akçelerle Etiler'de, Ortaköy'de, Bebek'te... zevk-i sefa derdindeydin!
Be oğlum ben Hz. Ali'nin (r.a) "haksızlık karşısında susan, hakkıyla birlikte şerefinide kaybeder" sözüyle işaret ettiği gibi şerefle nefes almanın ve bu minvalde şerefimle başım dik ölmenin mücadelesini verirken; sen hep o "ben" diyen yüreği fukara efradın gibi hiç yaftasıyla utanmadan nefes almanın derdindeydin!
Be oğlum ben küçücük bir mahallenin daracık sokağında mahalle sakinlerinin imece ile inşaa ettiği yalan ve haramdan uzak mescidinde müzezzine kocaman yüreğimle eşlik edip, yine aynı mahalle sakinlerinin gönül gönüle kenetlenerek el birliği ile inşaa ettiği cemevi'nde, cem olmanın anlamını çözerken; sen ocu yada bucu olma kolaylığı ile köşe başlarında kendi gölgene ezbere ahkâm kesme derdindeydin!
Be oğlum ben Vatan dendiğinde sesi, Bayrak dendiğinde gözü, Allah dendiğinde yüreği dağlanan bir ecdanın efradıyım!
Ama sen varya, be oğlum sen varya sen; ben senin!