Malum, sekiz ay sonra ABD’de başkanlık seçimi var ve Türkiye’de de Erdoğan, dört yıl daha iktidarda. O zaman uzun vadede sonuca bağlanabilecek konularda her iki ülke bildiğini okumaya devam edecek. Mesela ABD PKK/PYD’yi desteklemeye, Türkiye de vurmaya devam edecek.
Kısa vadede ise pazarlık yapıp bir uzlaşmaya varabilecekleri konular, daha köklü ve üzerinde uzlaşmanın mümkün olmadığı konulardan ayrıştırılarak masaya yatırıldı ve bazı sonuçlar elde edildi.
Geçtiğimiz ay ABD Dışişleri Bakanı Blinken Türkiye’ye gelip bazı temaslarda bulunmuştu. Hafta ortasında ise önce MİT Başkanı İbrahim Kalın, hemen ardından da Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, ABD’ye giderek muhataplarıyla ikişer günlük toplantılar yaptılar.
Her ne kadar taraflar, toplantıların daha önceden planlandığını söyleseler de zamanlama manidar. Tam da toplantılar sırasında İsveç’in, resmi olarak NATO’ya alındığı ilan edildi. Belli ki ABD ile Türkiye arasındaki kompartıman siyaseti, İsveç’in NATO’ya alınması sürecinde başlamış. ABD ve Türkiye istediklerini aldıktan sonra üzerlerinde anlaşma sağlayabilecekleri yeni konular masaya yatırılmış.
ABD seçiminde Biden ile Trump’ın yeniden yarışacağı belli oldu. Seçimi Trump’ın kazanacağı da belli gibi. Trump geldiğinde, Biden dönemindeki gibi Ukrayna’ya onlarca milyon dolarlık yardımlar yapmayacak. Şu an bile Batı’dan yeterli destek alamadığı için Ukrayna, Rusya karşısında ciddi mevzi kaybediyor. Kar ve çamur yüzünden mayısa kadar kapsamlı bir Rus taarruzu pek mümkün değil. Ama mayısla beraber Rusya’nın Ukrayna içlerinde ciddi ilerleyişler kaydetmesi bekleniyor. Hatta Artık Moldova ve Polonya ile de bir savaşa gireceği dillendirilmeye başlandı. İşte bu ortamda Türkiye’nin tahıl koridorunun yeniden açılması, Rusya ile Ukrayna arasında barış görüşmelerini süreci başlatması ve Ukrayna’nın ihtiyacı olan bazı silahları Türkiye’den temin etmesi ABD açısından oldukça rahatlatıcı olacaktır.
Nitekim Zelenski, gelir gelmez önce Tuzla tersanelerine gitti. Orada Ukrayna için yapılmakta olan dört adet firkateynin ne durumda olduğunu gördü ve bazı Türk milli savunma yetkilileriyle görüştü.
ABD’nin, denge politikası izleyen Türkiye’yi Rusya’dan uzaklaştırma niyeti olduğu da bir sır değil. ABD’nin masaya oturup Türkiye ile el sıkışması, Rusya’yı Türkiye’ye karşı yeni hamleler yapmaya zorlayacaktır. Örneğin İdlib’de siviller bombalanıp Türkiye’ye doğru göç etmeye zorlanabilir. Ayrıca geçen hafta Suriye’deki Rus yetkililer, Münbiç’te PYD ile masaya oturup, “Burada sizin koruyucunuz biziz.” dedi.
Önceki yazılarımda Türkiye’nin son zamanlarda Rusya’dan giderek uzaklaşmakta olduğunu yazıyordum. Putin, Türkiye’ye yapmayı planladığı gezilerini defalarca iptal etmişti. Zelenski’den önce Türkiye’ye gelmesi bekleniyordu. Fakat bu gezisi de iptal edildi. Bakalım Rusya’daki seçimler bittikten sonra gelmesi mümkün olacak mı… Antalya Diplomasi forumunda konuşan Lavrov, Türkiye ile Suriye hükümeti arasındaki ilişkinin mevcut konjonktürde daha iyi olabilmesinin mümkün görünmediğini belirtti.
Peki, Türkiye denge siyasetine neden bir falso verme ihtiyacı hissetti? Batı, NATO üyesi olan Türkiye’yi Çin, İran ve Rusya gibi bir tehdit olarak görmeye başladı. Ayrıca Türkiye’ye yapılan finansal saldırılar (TL’nin değerinin düşürülmesi, CDS oranlarının yükseltilerek uygun koşullarda kredi bulmasının engellenmesi, CAATSA Yaptırımlarının daha ileri boyuta taşınabilme riski, Halkbank’a ceza verilmesi vb.) Erdoğan Hükümetinin yumuşak karnı. Ülkedeki enflasyonun ve kur baskısının halkta ciddi bir etkisi oldu. Bunun da AKP’nin %50’lere kadar çıkan oy oranının %35’lere kadar düşmesi gibi bir yansıması oldu.
Rusya ile ticari ilişkisi bulunan bazı kişi ve kuruluşlar ABD’nin İstanbul Başkonsolosluğunda görevli bazı kişilerce çağrılıp, uyarıldılar. Türk yetkililerin buna ses çıkarmaması dikkat çekiciydi. Türkiye’nin en büyük ticaret partneri hala Rusya. Fakat Ukrayna savaşının başından beri Türkiye Rusya’dan gaz ithalatını sürekli olarak azaltırken ABD’den gaz alımını arttırıyor.
Cuma günü Fitch derecelendirme kuruluşu, Türkiye’nin rating notunu B’den B+’ya çıkardı. Bunda Mehmet Şimşek’ in uygulamaya başladığı sıkı para politikası, öngörülebilir mali politikalara yönelmesinin etkisi oldu elbette. Ama bu not artırımının, iki ülke dışişleri bakanları aynı masada müzakereler yaparken gelmesi bir tesadüf değil. Muhtemelen yeni haftada not artırımının piyasalarda ufak çaplı bir coşkusu olur.
İki ülke dışişleri bakanlarının masasındaki diğer bir konu ise Gazze meselesi. Aslında mesele haline gelen Gazze’nin kendisi değil, İsrail’in saldırıları ve Netanyahu. Normal şartlarda Biden hükümetinin, Netanyahu ile yıldızı barışmasa dahi “İki devletli çözümden yanayız.” cümlesini kurup, İsrail’in her yaptığına göz yumacağı tahmin edilirdi. Fakat şartların normal olmamasına neden olan iki unsur var:
- ABD başkanlık seçimi ve Biden’ın Gazze savaşını durdurmak için yeterli çabayı sarf etmemesi sebebiyle protesto edilmesi ve oy kaybetmesi
- Gazze’de çocukların artık açlıktan ve susuzluktan ve hatta başlarına düşen yardım malzemelerinden ötürü ölmeye başlaması
Ramazandan önce başlayacak altı haftalık bir ateşkesten ve yardımlar için Akdeniz’den Gazze’ye bir gemi koridorunun konuşulduğundan bahsediliyor. Yardımların ulaşması için Gazze’de iki ayda inşa edilebilecek bir limandan… Fakat anlaşılan henüz ete kemiğe bürünmüş bir şey yok. İnşallah en yakın zamanda bu konuda somut adımlar atıldığını görürüz.
Yorumlar
Kalan Karakter: