Bir dönem tüm dünyada isim yapan komplo teorisyenlerinden biri olan David Icke’ı takip ediyordum. Kendisi, mesela İngiliz Kraliyet Ailesinin ve bazı ünlülerin aslında insan olmadığını, reptilyan denen, insan görünümlü sürüngenler olduklarını ileri sürmekte. İllüminati, boyut kapıları vesaire… Daha sonra David Icke’ın Türkiye versiyonları çıktı. Daha sonra bunların pek çoğunun sadece üfürdüğünü, gizem üzerinden bir kariyer oluşturma peşinde olduklarını anlayınca, dinlemeyi bıraktım.
Açık kaynakları takip etmek, gerçek veriler üzerinden analiz yapmak, dünyada ne olup bittiğini anlamaya yeter.
Öte yandan aklıma mantığıma sığdıramadığım için olabilirliğine inanamadığım bazı şeylerin doğru olduğunu görüp şaşırdığım da oldu. Bunlardan biri “Pizzagate” skandalıydı; bugünlerde Epstein olayı denen şey. Bir diğer inanılmaz şey de geçtiğimiz hafta New York’ta bir sinagogda ortaya çıkan tünel ile ilgili.
Her iki olayın birbiriyle ilgisi olduğunu kendimce anladığımı ve önümüzdeki dönemde bunların devamının geleceğini düşünüyorum. O sebeple iki olayı bu haftaki köşeme taşımaya karar verdim.
2016 yılında, Donald Trump ile Hillary Clinton ABD başkanlığı için yarıştı. Seçim öncesi Pizzagate adı verilen bir skandal patlak verdi. Hillary Clinton’ın eşi, eski ABD Başkanı Bill Clinton’ın çocuk yaşta kızlarla birlikte olduğu, buna da Epstein adında birinin aracı olduğu iddiaları ortaya atıldı.
Daha sonra durumun ilk anda ortaya çıkandan daha da vahim ve iğrenç olduğu, iddiaların belgelere dayandırıldığı ortaya çıktı. Olay sadece Clinton ile ilgili değildi. Eski İsrail Başbakanı Ehud Barak, İngiliz Kraliyet Ailesi’nden Andrew, başkaca politikacılar, bazı Hollywood yıldızları ve milyar dolarlık iş adamları da bu işin içindeydi. Binlerce kayıp çocuk vardı. Onlarca kişi çıkıp Esptein’in kendilerini bir adaya kaçırıp defalarca çok tanınmış bazı insanlara servis ettiğini açıkladı. Detaylar iğrenç ve inanılır gibi değil. O sebeple fazlaca derine girmeye gerek yok.
Bunun üzerine Epstein hapsedildi ve davası başladı. Hapisten kendisinin öldürüleceğine dair bir mesaj attı. Birkaç saat sonra da ölü bulundu. Bunun bir intihar vakası olduğu söylendi. Fakat hapiste öldüğü saatlere ait kamera kayıtları garip bir biçimde silinmişti.
Bu arada ABD yeni bir seçim süreci başladı, Trump ile Biden arasında. Benzer bir pedofili skandalı daha yaşandı. Birileri Biden’ın oğlunun laptopuna siber saldırı düzenleyerek, elde ettiği bilgileri basına servis etti. Biden’ın bir çocukla çıplak fotoğrafları sosyal medyada yayıldı. Oğlunun, Beden’ın pedofili olduğuna dair aldığı notlar da sızdırıldı.
Her iki olayında Pentagon’a ve Cumhuriyetçilere yakın çevrelerce yapıldığı düşünülmekte. Çünkü adı geçen ABD’lilerin çoğu küreselciydi ya da Demokratlara yakınlardı. Bu yıl yapılacak başkanlık seçimine aylar kala Epstein davasına ait tutanaklar, kesin bilgi olarak kamuoyuna duyuruldu. Tutanaklar daha fazla bilgi içerirken, adı bu skandala dâhil edilmek istenen Trump’ın, failler arasında olmadığı anlaşılıyor.
Gelelim ikinci olaya… New York’ta polislerin bir sinagoga baskın düzenleyeceği söylense, kimseler inanmazdı. Ama oldu… Bunun Epstein olayının rövanşı olduğu anlaşılıyor. Aslında Epstein de Sinagogun içinde yakalananlar gibi bir Yahudi’ydi ve hatta MOSSAD’a çalışıyordu. Fakat sinagogda yakalananların aksine daha seküler bir inanca sahipti.
Ne bulunmuştu New York’taki sinagoga bağlı tünellerde? Kanlı yataklar ve bebek arabaları, pusetler… Bu manzara insanın aklında Pizzagate’den de beter çağrışımlara sebep oluyor. “Artık bu kadarına da pes.” deyip bırakalım.
Peki, bu sinagogdaki Yahudiler kim? Chabat Lubavitch adında bir Yahudi tarikatının üyeleri… Trump’ın, Hillary Clinton’a karşı kazandığı ilk seçimden önce, kızı Ivanka ve damadı Kushner, bu sinagoga giderek, baş hahamdan seçim için dua etmesini istiyorlar. Bu arada Kushner, yüzbinlerce dolarlık bir bağışta bulunuyor. Yani Chabat Lubavitch üyeleri Trump’a yakın.
Bunlar başka kime yakın? Epstein skandalında adı geçen Ehud Barak’a yakın değiller mesela. Barak, defalarca New York’a gittiği halde bu sinagoga hiç uğramamış. Ama Netanyahu uğramış. Onu destekliyorlar. Kimileri Chabat Lubavitch tarikatının, İsrail devletine karşı olduğunu, kimileri ise doğrudan desteklediğini söylüyor. Durumu anlamak için tarikat liderinin ne dediğine bakalım: “Eğer İsrail tüm Yahudilerin yurduysa o zaman ben Siyonist değilim. Eğer İsrail yalnızca Musevi inancına sahip kişilerin yaşayacağı bir ülke olacaksa, o zaman ben İsrailliyim.”
Bunlar açık biçimde seküler bir İsrail’e ve seküler Yahudilere karşı. Radikal bir İsrail’e ve Siyonistlerle beraberler.
Evet, “Ben Siyonist bir Hristiyan’ım.” diyen Biden’ın Başkan, Tel Aviv’e vardığında, “Ben buraya bir Yahudi olarak geldim.” diyen Blinken’ın Dışişleri Bakanı olduğu ABD’de bir sinagog basılıyor. Çünkü Sinagogdakiler cumhuriyetçi, Epstein olayının büyüyerek Demokratlara daha fazla zarar vermesini istiyorlar.
Aynı zamanda Netanyahu’yu destekliyorlar. Netanyahu savaşın Gazze’den sonra Lübnan’a sıçramasını, çatışmaların büyüyüp devam etmesini istiyor. Bu sayede başbakanlık koltuğunda daha fazla oturabilecek. Biden hükümeti ise daha fazla büyüyen bir savaşa sponsor olmak istemiyor. Geçtiğimiz hafta ABD’de Ukrayna ve İsrail’e savaşlar için altmış Beş buçuk milyar dolarlık yardım yapılacağı açıklandı. Bu ABD kamuoyunu rahatsız etti. Biden, bir kilisede Gazze ile ilgili protestolara maruz kaldı. Ellon Musk ise “Nee altmış beş milyar dolar mı? ABD’li gençlerin geleceği ellerinden alınıyor.” Tviti attı. Seçim yaklaştıkça kızışacak bir durum.
Bu arada Chabat Lubavitch, KKTC’de binlerce dönüm arazi satın aldı. Orada karanlık işleri olduğu biliniyor. Limanlar, binalar inşa ettiler. Erdoğan’ın elini sıktıklarına bakmayın. Bu bir milli güvenlik sorunudur. O araziler parası iade edilerek geri alınmalıdır.
Yorumlar
Kalan Karakter: