“Futbol asla yalnızca futbol değildir.” UEFA EURO 2024 turnuvası bunu bir defa daha gösterdi. Ben bir kürdüm. Hiçbir zaman bozkurt işareti yapmadım. Fakat Merih Demiral’ın bozkurt işareti yapmasından dolayı iki maç ceza almasını ayrımcılık ve adaletsizlik olarak değerlendiriyorum.
Neden? Çünkü daha önce bu gibi uluslararası müsabakalara çıkmadan önce Sırplar Çepni işareti, Hollandalılar Yahudiliğin sembolü olan aslan işareti yapmıştı. Turnuvaya katılan takımların neredeyse hepsinden birer, ikişer oyuncu da muhakkak istavroz çıkarttı. Hiç biri gündem olmadı. Hırvatistan-Arnavutluk maçından sonra her iki taraftan oyuncular ve seyirciler “Sırbistan’a ölüm!” sloganları attı; kimse ceza almadı. Bir tek Merih Demiral…
Peki, bunun sebebi ne? Bana göre bunun iki önemli sebebi var. İlki, Avrupa’da özellikle de Almanya’da yıllarca horlanan, eğitimsiz, gürültücü ve asimile olmaları beklenen Türk nüfusunda bütün bunlara karşı birikmiş bir tepki var. Bu yüzden daha gözle görünür halde olmak ve kendilerine daha fazla güvenmek istiyorlar. Bu yüzden turnuva boyunca milli takımın her başarısında sevinçlerini Alman taraftarlardan bile fazla gösterdiler. Bu yüzden Almanlar açısından en tahammül edilmez hallerine bürünmüş oldular. Durdurulmaları gerekirdi. Hem taraftarların hem de taraftarın da etkisiyle giderek coşkuya kapılan Türkiye Milli Takımının…
Nedenlerden ikincisi ve daha da önemlisi, Türklerin müsabakada olması ister istemez Avrupalıların birçoğunun zihninde tarihin yeniden canlanmasına neden oldu. Viyana’ya, Roma’ya sefere çıkan Türkler, yeniden karşılarındaydı ve farklı bir alanda da olsa onlara karşı mücadele halindeydi. “Daha önce buraları almaya gelmişlerdi ve belki günün birinde yine gelip almayı denerler.”
Ne demiştik: “Futbol sadece futbol değildir.” Aynı zamanda sosyolojidir. Mesela Almanların sistemle, mühendis kafasıyla oynadığını gördük. İngilizler soğukkanlı ve sıkıcı bir tarzda oynuyor. Çekler, Slovenler, Slovaklar fiziğe dayalı ama teknik kapasitesi düşük… Yani herkes kendisi gibi oynuyor. Karakterleri neyse, nasıl iş tutuyorlarsa futbolu da öyle oynuyorlar.
Türkler de öyle… Savaşçı Millet… Yüzlerce yıl da geçmiş olsa, takımın pek çok oyuncusu " kuşağından da olsa bu milletin genetiğinde var savaşçı olmak. Montella, Portekiz maçında kontrollü oyun oynatmaya çalıştı, defans ağırlıklı, olmadı. Farklı yenilgi geldi. Çünkü bu oyun sistemi futboldan önce bu milletin sosyolojisine uymuyor. Saldırmak, bir anda patlayarak, kaos oluşturarak karşı takım defansının sistemini bozarak oynamak zorunda bizim oyuncularımız. Sistemse bize uyan sistem bu. Yüzyıllardır da böyle; savaşıyor gibi oynamak.
Neyse, benim asıl ilgimi çeken yanı olayın spor boyutundan öte, sosyolojik ve tarihi arka planı. Yani Merih Demiral’a verilen cezanın sebebi bu. Bazılarımız burun kıvırsa da “Burası Orta Doğu abi, az gelişmişiz. Avrupa şöyle düzenli, insanlar böyle eğitimli…” falan deseler de biz Avrupa’ya ait değiliz. Ne tarihimiz ne medeniyetimiz… Biz vazgeçmek istesek de Avrupa unutmuyor.
EURO 2024 devam ederken, Azerbaycan, Şuşa’da Türk Devletleri Teşkilatı ülkelerinin yetkililerini ağırladı. “Biz de Türk’üz.” diyen Macaristan lideri Victor Orban da Şuşa’ daydı. Orban hem AB dönem başkanlığını yapıyor hem de Ermenistan’ın elinden çıkıp yeniden Azerbaycan sınırlarına dâhil olan bir yerde “Türk Devletleri Teşkilatı” toplantısına katılıyor. Ardından AB güvenlik ve işbirliği komiseri Josef Borell ne diyor: “Orban, AB Konseyinden, Türk Devletleri Teşkilatı’nda AB’ni temsil etme yetkisi almadı.” Niye diyor bunu, nasıl bir karın ağrısı var? Orban “Ben buraya AB’yi temsilen geldim” mi dedi sanki?
Bu olaya da Avrupa’nın bakış açısı bütün çıplaklığıyla ortaya koyuyor: Avrupa Birliği ile Türk Devletler Teşkilatı birbirinin karşıtıdır. Birine üye olan diğerine üye olamaz. Aynı şekilde Avrupalı olmak ve Türkiyeli olmak karşıt durumlardır. Ya Avrupalısınızdır ya da Türk... İkisi bir arada olmaz…
Yorumlar
Kalan Karakter: