Hepimizin bildiği gibi Türkiye kamuoyunun büyük çoğunluğu Amerikan karşıtıdır. ABD’yi en büyük ulusal tehdit olarak görürüz. Bu sebeple Türkiye’nin, ABD’nin istediği bir şeye onay vermesi; İsveç’in NATO üyeliğini kabul etmesi içimize sinmiyor. İçimizden bir ses “Keşke biraz daha süründürseydik.” diyor. “Yine kandırıldık, kaybettik. ABD, F-16 satışına onay vermeden, biz İsveç’in NATO’ya girişine yeşil ışık yakmamalıydık.” Böyle düşünüyorduk.
Fakat Biden, Türkiye’ye F-16 satışını desteklediğini söyledi. Bu söze güvenecek miyiz? Hayır, Biden’a güvenmiyoruz.
Ardından ABD Dışişleri Bakanlığı Kongre’ye, Türkiye’ye satışı desteklediklerine dair bir yazı gönderdi. Kongre onayı, satışın onay sürecinin son noktası… ABD Kongresi iki ayrı meclisten oluşuyor: Temsilciler Meclisi ve Senato. Her iki meclis te bu satışa olur verdi. Yani satış resmi olarak onaylanmış oldu.
Bu konu basınımızda hep “İsveç’in NATO üyeliğine karşılık Türkiye’nin F-16 alımı pazarlığı” şeklinde lanse edildi. Fakat Türkiye’nin, ABD’den almak istediği tek şey F-16’lar değildi. Daha geniş bir liste için pazarlık yapıldı. Toplam yirmi üç milyar dolarlık alım anlaşmasının ancak iki milyar dolarlık kısmını kırk F-16 alımı oluşturuyordu. Bunun yanında F-16’ların modernizasyonu için Blok yetmiş kitleri, üretim aşamasında olan Hürjet eğitim ve hafif taarruz jetleri için F110 motorları, havadan havaya füzeler, yazılımlar ve General Motors bünyesinde üretilen bazı jet motorlarının Türkiye’de de üretilebilmesi için bazı patentler de bulunuyor.
Türkiye SİHA ve füze motorlarını üretebiliyor ama savaş uçaklarının jet motorlarını henüz üretemiyor. Bu sebeple yerlisini geliştirip mükemmel hale getirmeden önce, başkalarına ait jet motor teknolojisinin patentini alarak doğrudan üretip kullanmak makul bir yöntem…
Bu pazarlık sürecinde Türkiye temel olarak üç şey istedi: ABD’den ve Kanada’dan silah alımına konulan engellerin/gizli ambargonun kaldırılması, İsveç’in anayasasının terörizmle mücadeleyle ilgili kısımların değiştirilmesi ve İsveç’e sığınan bazı FETÖ'cülerin ve PKK’lıların Türkiye’ye iade edilmesi… Aslında Türkiye sonuncu madde dışındaki isteklerine ulaştı. Yani bu pazarlığın kaybedeni olmadı.
Peki ama Türkiye ile ABD arasında bu kadar büyük sorunlar varken pazarlığı neden daha da kızıştırmadılar? Neden uzlaşma süreci daha da uzamadı?
Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya alınması mevzuu, ülkemiz için yalnızca İsveç ve ABD’ye karşı kullanılabilecek bir koz değildi. Aynı zamanda Rusya’ya da “Bana bir şey verirsen, ben de bu iki ülkeyi NATO’ya almayabilirim.” dediği bir mevzuuydu.
Savaşta işler sarpa sarınca Rusya, Suriye’deki komutanını bazı askerlerini ve hava savunma sisteminin bir kısmını Ukrayna cephesine göndermek zorunda kalmıştı. Rusya’nın zaafa düşmesi sebebiyle Suriye’de ABD, İsrail, PYD hareketlendi. Tam bu sırada Türkiye Münbiç'e Tel Rıfat’a girme niyetini ortaya koydu, bölgeye askeri sevkiyatlar yaptı. Sürecin başında Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Türkiye’nin Suriye’de yeni bir harekâta girişmesine Rusya’nın karşı çıkmayabileceğini söyledi. Fakat daha sonra bu söylem değişti ve sertleşti. Bunun üzerine Türkiye, Finlandiya’nın NATO’ya girişine karşı olmadığını belirtti.
Finlandiya’nın NATO’ya girmesinden sonra İsveç’teki Türkiye ve İslam karşıtı gösteriler arttı. Erdoğan’ın kuklası ayaklarından asılarak bir binanın çatısından sallandırıldı. Irak asıllı bir Süryani defalarca Kur’an yaktı. Bu eylemlerin bir kısmının arkasında Rusya’nın olduğu anlaşıldı. Mesela Kur’an’ı yakan kişi tıpkı Ruslar gibi Ortodoks mezhebine mensup. Bu eylemler Türkiye kamuoyunda tepki çekecek, İsveç’in NATO’ya girme ihtimalini azaltacaktı. Türkiye, İsveç’in NATO’ya üyeliğine yeşil ışık yakarak aslında Rusya’ya da bir mesaj göndermiş oldu.
Türkiye için bundan daha önemlisi, hava savunma gücünde bir zafiyet oluşmamasıydı. Türk F-16’ların önemli bir kısmı, NATO görevlerinde yer almaları, Adalar Denizinde Yunanistan ile yapılan it dalaşlarında kullanılmaları ve sınır ötesi harekâtlarında uçurulmaları sebebiyle kullanım ömürlerinin sonuna yaklaşmış durumdalar. Yani bu iş hayat memat meselesi, sürüncemede bırakılmaya gelmeyecek bir konu.
Peki, ABD’nin inadını ne kırdı? ABD, Türkiye’ye F-16 satıyor ama savaş uçaklarının beşinci neslini Yunanistan’a veriyor. Yani F-16’ları verdiğinde Türkiye, hava gücü ancak olduğu yerde kalabilecek. Yunanistan ise daha güçlü bir konuma sahip olacak. Yirmi üç milyar dolarlık satışın tamamı hemen bugünden yarına da gerçekleşmeyecek. Mesela F-16’lar ancak 2028 yılının sonunda başlayabilecek.
O zamana kadar da kim öle kim kala. Belki de Türkiye’de daha Amerikancı bir hükümet olacak 2028 yılında. Ya da belki Türkiye Çin’e ve Rusya’ya daha fazla yaklaşacak ve ABD, üreteceği silahları hiç vermeyecek. Tıpkı Birinci Dünya Savaşı sırasında İngiltere’nin, parasını peşin aldığı iki muhribi Osmanlı’ya hiçbir zaman vermediği gibi… Ama bugün için bakıldığında Türkiye, istediğini almış gibi gözüküyor.
Yorumlar
Kalan Karakter: