"Konuşarak çözemeyeceğim şeylerden, uzaklaşarak kurtulmak istiyorum." sessizliği ile titreyen sırılsıklam bir müjgana şahit oldum…
İşaret ve orta parmağı arasına alıp sımsıkı sahiplendiği; ucu ciğeri kadar kor, dumanı ise bir dağ başı kadar kasvet yüklüydü.
*
"Canım çok sıkılıyor ve bir müddet sonra da geçmeyecek, biliyorum!" pişmanlığı ile yutkunan yetim, öksüz bir nefese şahit oldum...
Kan çanağına dönmüş gözleri donuk ve bakışları bir bıçak sırtı kadar keskin; yakın gibi görünen uzak, çok uzak bir noktaya hicret etmek zorunda bırakılmış kadar çaresizdi.
*
"Öyle bir fukaralık ki; heves etmeye dahi cesaretim yok, korkuyorum." ürkekliği ile irkilen, paramparça kırılmış bir hayâlin avaz avaz susan feryadını duydum...
Umduğunu bulduğu ile mukayese edemeyecek kadar unutkan ve tüm kâinata sırt dönecek kadar küskündü.
*
"Ne bana ulaşılsın, ne de ben bana ulaşmak isteyenlere, kaşlarım çatık bir halde feryat figan bulaşayım." sükûtu ile iç çeken, duman duman boğulmuş bir maktul gördüm…
Her gördüğü faalin faili olduğunu düşünecek kadar hınç ve her duyduğu seste; kaybettiği hevesini çalana rast gelecek kadar cayır cayır yanan öfke yumağıydı.
*
"Az evvel duyduğum bir şarkı tarafından bıçaklanırken yüzümde gördüğün/üz tebessüm çok şükür kurtuluyorum iken, ulu orta yerde yaralı bırakacak kadar kısacık sözlerinden dolayı şairine küstüm." kadar boğazı düğüm düğüm edecek bir bebek eli kadar tertemiz sıkılmış, büyük ve güçlü bir yumruk gördüm…
Yarın bayram olsa ve o, o bayram sabahına çıkmayacak olsa; çifte bayram yapacak kadar mutlu olacaklar kadar kendinden vazgeçilmiş olduğuna adı kadar emindi!