Sana bu mektubu kendi yüreğimin imkânlarıyla yazıyorum.
Serçelerin önünde diz çöküp mendil açtığımda, buluta bulut demedim baba! Göğün alnına yayılan alın terin geldi aklıma. Aklım diyorum ama sen yine de bana çok inanma. Onu tanıyamıyorum senden sonra. Oysa ben kalbimi bile tanıyordum, ellerimden tutunca. Tutuşmadan dizlerim daha… Babasızlığın attığı tekmelerin sokaklarını anlatmak istemiyorum ama! Rutubet kokan gözlerimden yüreğimi ele veririm diye korkmuyor değilim aslında. Gerçi sen ellerimden bile anlardın, kalbimde kıvrılan ne varsa.
"Baba, evladının ilk kahramanı, en büyük öğretmenidir."
Bayram sabahları alnımı öpen dudaklarını kulaklarıma küpe yaptım desem, kaç kişi anlar beni baba? Yurdundan kovulan çocukların göğsüne dökülen neyse, ondan işte… Çatısı damlayan kalbin elinden tutup karşıya geçmek kolay da, bir adam beklemeli seni orada. Nefesinin yanına bir nefeslik daha yer açacak. Nefes demişken, pencere sonuna kadar açılıyor senden sonra. Neden daralıyor göğsüm öyleyse? Sana iyi gelen bana iyi gelmiyor baba!
Düşmüşlüğüm de vardı oysa.
"Bazı yaralar, kapanmaz. Sadece yaşamaya alışılır."
Gönlümü güneşle aynı noktaya hizalamayı öğretirken, gidişinden sonraki yeri göstermedin ya! Artık Allah ne verdiyse öyle baba. Bir ay’a, bir yıldızlara… Gecenin karasından bahsedip seni üzmek istemiyorum ama! Sabahları öksürüğün olmasa, öksüzlüğüm anlaşılmaz bir yara. Kime küseceğimi bilmediğim bir dünyanın seyircisi gibiyim adeta. Gözlerim, mendil almadan bakma diyor bana. Denizin altındaki taşa tükürmek gibi bir şey anlatmaya çalıştığım baba. Suya gidip susuz kalmak da diyebilirsin buna.
Mektubun arkasını çevirince bir el göreceksin. Elini üzerine koy, kalbim orada. Sana “rahmetli” diyorlar ama ben inanmıyorum onlara.
"Bazı insanlar ölmez baba. Çünkü hatıralar ölüme boyun eğmez."
Allah izin verdikçe, bu köşede kalemim ve kelamımla sizlerle olmaya devam edeceğim.
Eda Tosun
Yorumlar 8
Kalan Karakter: