Halini bir sen bilirsin, bir de hâlden anlayan. Hâricinde açacak güller. Hâr'içte kaldıkça, sarf ettiğin kelimeleri hatırla! Kayalara söylemiş olsaydın, kendini atardı uçurumdan. Dibinde binlerce parçaya bölünür, kendini unuturdu insan. İzini yokladığın ikindiler düşer kayda. Şu alemin bütün kenar çizgilerine, adını yazdırmanın verdiği dalgalardan faydalandın. Kokusunu savunduğun göğü, ikna etmek ne zormuş. İflah olmaz, kendine tuttuğun aynalar. Çünkü ayrılık dediğimiz şey, geminin denizi hiç görmemesidir. Yelkenleri kırıntılara dair. Asılmak, yahut kesilmek gibidir...
Neyle müsemma olduğunu bilmediğin şelalenin, kıyısına 'evim' dedin. Âh şu senin serâpâ enis hallerin! Kalbinin bal rengi kavgasında aşka ne çok hürmet ettin. Yokluğun senin, tozun dumanın senin. Bense senin hiçbir şeyinim!
Ayrılıkla hısım olmuş gönlün, birgün diyecekler sana 'nasılsın?' bir söz nasıl sessiz yutulur, onu ben anlatırım tasalanmasın kaf dağını yaratan gönül! Beni sana sormasınlar yeter ki.
Yanmadın ki sen. Nereden bileceksin nasıl anlatılır kül.
Yorumlar
Kalan Karakter: