Halsiz, üçüncü gün boynunu büktü, dördüncü, beşinci derken… Ve işte kurudu, düştü ömürden. Sarıydı, gördüm yaprağını. Apaçık görüyor sonunu fakat kayboluyor… Yolsa belirginleşiyor. Gürültüyü susturacak belki sesinde, belki sözünde, belki gönülde… İnsan arayıp da insan bulamamak endişesi sarıyor işte.
İnsan, doğmak değil de insana yakışır kalmak… Ve onu yaşarken yaşatmak artık bir mucize.
Tövbeleri kuşanıp, her şeyi baştan yaratacak olanın karşısına mı çıkmalı, yağmur duasından önce?
Ne olacağım ben şimdi? Adımın yerine "rahmetli" mi? Mezarcılar da bırakmış bu işi. Herkes birbirinin kuyusunu kazıyor demek ki! Bir mezarlık yok mu? Kapısından içeri girsem de baksam taşına, toprağına...
Pişmanlık ne güzel şeydir zamanında! Silkelenmek, sonra bir daha bakmak üzerinde biten o yemyeşil otlara... Tevekkülün sarıya boyadığı leylaklara… Şu mavi ibriğin eğilen boynuna…
Sahi, neden rengi mavi?
Belki de Cahit Zarifoğlu’nun günlerinden biriydi.
“Kendimden sıkıldığım günlerdeyim.”
Ölümlerden ölüm beğenmek yerine, çocukların soluğuna gizlenmek en iyi fikirdi belki de. Ardımda kalanlara bakıyorum şimdi… Herkes gitmiş, bir çocukluk kalmış geride.
Geride dediğime de bakmayın! Ben onu yaşatıyorum… Bir uçurtma ipiyle… Bazen göğsümde birkaç damla sütle… Boynumda asılı kalmış, bozuk durmuş saatle…
Kırıkları düzelten bir makas var bu çocuğun elinde. Ölçtüm ahşap cetvelle. Geçmiyor bir metre boyu, gülümsüyor gözleriyle… Sökülüp atılacak ağaçları buduyor hevesle…
Geçmişin ağzını kapatmak aklıma gelmiyor çünkü bu çocuk püskürtüyor suyla ne varsa hep geriye.
Her sabah bir gazeteyle dolaşıyor içimin sokaklarında:
Yazıyor! Yazıyor! Yazıyor!..
Bu dünya bir değirmen, ne varsa senin sandığın hepsini öğütür.
Biz çocukları tezyin edelim.
Kiminin adı "vicdan"
Kimine "merhamet" denir
Kimisine "iyi niyet" diye seslenilir
Kimine de "güzel ahlak" diye hitap edilir.
Herkesin yapraklarını dökecek bir güz vardı.
Yaşlanınca anladım ki, zamanın içinde, zamanın taşıdığı rendenin ucuna ben itmişim her şeyi. Hırpani dünyanın eşiğinden ilk geçtiğim gün başım dönmüş olmalı. Zamanın bir an önce geçip gitmesini istediğimden anlamıştım. Geçti… Bundan sonra daha da hızlı geçecek belli ki.
Çocuklarla safları sıklaştırmalı.
Arayı açtıkça, insanlar içinde insan yanımız azaldı.
"Bütün büyük işler ve büyük düşünceler, bir oyun olarak başlamıştır."
— Albert Camus
Eda Tosun
Yorumlar
Kalan Karakter: