Yıllar bize iyi gelmiyor. Yeni yıla girme mevzuu bile ayrışmamıza, daha fazla kutuplaşmamıza neden oluyor. Artık her şey, her şey toplumsal olarak ayrışma sebebi. Bir taraf “Gizli anlaşmalar vardı. Bunların süresi 2023 yılında bitiyor.” diyor. Diğer taraf bunları söyleyenleri tiye alıp, “Ne oldu, girdik işte 2023 yılına. Başımız göğe mi erdi?” diyor.
Bir de her yıl başlangıcından önce çeşit çeşit kehanet dillendirenler var. Nostradamus bunu dedi. Babavanga şunu dedi. Muhiddin Arabi onu dedi.” Hiç birinin gelecek ile ilgili, yıl yıl almanak benzeri kehaneti yok, ama yine de “… 2023 yılında olacaklar için şunları şunları söyledi…” Uydurma, algı oyunu… 2023 için bu oyuna Rusya’nın başkanlığını ve başbakanlığını yapmış olan Medvedev de katıldı. “Avrupa dağılacak, ABD bölünecek. Rusya abad olacak…”
Çok şükür bitti. Yeni yıla girdik ve ne olacağını yaşayarak göreceğiz. Bu yazıda kâhinlik yapmadan, geçmişe bakarak, 2023 yılının neler getirebileceğini analiz etmeye çalışacağım.
TÜRKİYE
Malum seçim yılı… Aslında 2022 yılındaki yazılarımın birinde seçimin nasıl sonuçlanabileceğiyle ilgili bir tahminde bulunmuştum: Ak Parti’nin MHP’nin desteğiyle de olsa Meclis’te çoğunluğu sağlayamayacağını düşünüyorum. “Peki ya milli savunma hamleleri, ulaştırma, sağlık, EYT, Karadeniz gazı, Gabar petrolü?” Çok kişiden şunu duydum: “Tayyip Erdoğan olmasaydı, hiç biri olmazdı.”
Bunlar bir biçimde hala Tayyip Erdoğan’ın hanesine yazılıyor. Bu sebeple Millet İttifakı, Erdoğan’a karşı yarışacak aday konusunda anlaşabilmiş değil. Aday olma niyetini belli eden Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu oldukça yıpratıldı. 5 – 6 ay sonra seçim var… Yani, bana göre seçimde Cumhurbaşkanlığı’nın en büyük adayı yine Erdoğan.
Peki, seçimde meclis çoğunluğunu Millet ittifakı, cumhurbaşkanlığını ise Erdoğan kazanırsa ne olur. Hoşnutsuzluk, özellikle Millet İttifakı’nda büyük hoşnutsuzluk… Seçim sonucunda “helalleşme” değil bir hesaplaşma olur.
Pek çok yabancı ülke de seçim sonucuna göre pozisyon almış durumda: İngiltere’si, ABD’si, Yunanı… Seçim sonucundan, milli savunma ve enerji hamlesinin devam etmesi anlamı çıkarsa Yunanistan ile ya da Suriye’de çatışma ihtimali de artabilir.
DÜNYA
ABD’de Elon Musk, Twitter’i alır almaz ilk ifşaatı bizzat Twitter’in kendisinin yaptığı yanlışlar ile ilgiliydi. Bu sosyal medya platformunu almasının ardında ticari bir hesap olmadığı anlaşılıyor. Musk, ABD’de iktidar için çatışan taraflardan birine bağlı. 2023 yılında Twitter üzerinden başkaca ifşaatlarda bulanabileceğinden bahsetmek, kâhinlik olmasa gerek. 2024 öncesi, başkanlık seçimi öncesi küreselci- ulusalcı kavgasının şiddetleneceğini söylemek de öyle.
Kafkaslarda Ermenilerin yeni bir çatışmaya hazırlandıkları görülüyor. İlkel drone yapımına başlamışlar ve İran’dan da silah desteği alıyorlar. ABD ve İngiltere, 2023 yılı bütçelerini onlarca milyar dolar değerindeki silahı Ukrayna’ya gönderecek biçimde ayarladılar. Rusya ise 300 bine yakın yeni askeri eğitiyor. Yakında cepheye sürülecekler. Yani Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışma daha kanlı biçimde devam edecek. Rusya doğalgazı Avrupa’ya karşı silah olarak kullanmaya devam edecek. Avrupa’nın zor bir kış yaşayacağı hepimizin malumu… Enerji açığı, Avrupa sanayiini geriye götürecek. Türkiye’de kimse Paris’te ya da Berlin’de yaşamıyor olduğuna hayıflanmayacak.
Dünyanın her yerinde pandemi bitmişken Çin’de yeniden patlak vermesi çok garip. Tam da sanayi ve teknoloji üretiminin en fazla gerçekleştiği doğu eyaletlerinde… Üstelik yayılmasın diye halkı isyan edecek derecede kapatıp izole etmişken. Çin, aynı tedbirlerle geçtiğimiz iki buçuk yıl başarılı olabildiyse şimdi niye başarılı olamıyor?
Yeni bir pandemi olursa bu Avrupa’da yine en fazla İtalya’yı vuracaktır. Çünkü birçok İtalyan markası üretimini Çinlilere ve fakat İtalya’da ürettiriyor. O malların üzerine “Made in İtaly” yazabilmek için. Yani, “İtalya’da üretildi.” diyebilmek için…
2023’te Çin ile ilgili başkaca haberler duymamız çok muhtemel. Ekonomisi kıskaca alınmış durumda ve Tayvan meselesinde ABD tarafından fena halde tahrik edilmiş durumda. Pasifik’te sıcak çatışma görme ihtimalimiz hiç de az değil.
Ve düşman kardeşler: İran ve İsrail… Neden kardeşler? Çünkü aslında birbirlerine çok benziyorlar. Her iki ülkede de yönetim ile halk arasında ciddi bir kopuş var. Hiçbir seçim sonucu bu iki ülke halkının siyasetçileriyle barışabilmesine olanak sağlamıyor. İran’da Muhafazakârlar politikacılarla daha liberal politikacılar arasında fazla bir fark yok. Halk reform değil yeni bir devrim istiyor. İran’da ayaklananları “protestocu” olarak tanımlamak doğru değil. Bunlar artık rejim güçleriyle çatışıyor. İran’ın Sünni bölgelerinde rejim kontrolü kaybetmiş durumda. Gücü elinde bulunduran Cumhuriyet Muhafızları ve mollalarla halk kanlı bıçaklı… Bu noktadan sonra uzlaşmaları mümkün değil.
İsrail siyasetinde de İran’daki gibi bir yozlaşma var. Halk yolsuzluktan şikâyet ediyor. Seçmenlerin yarısı fanatizm derecesinde dinci ve faşist... Böylesi tabirleri kullanmayı sevmem ama durum bu. Hasidikler ve laikler ile aşırı sağcılar arasında ciddi bir ayrışma var. Halkın %70’inden fazlası Netanyahu’dan nefret ediyor ama O yeniden başbakan.
Bibi, daha önce de çılgınca şeyler yapmıştı ama bu sefer farklı. Başbakanı desteklemeleri karşılığında koalisyondaki aşırı sağcılara Filistin’in tamamını ele geçirme ve Filistinlilerin tamamını yok etme vaadinde bulunmuştu. Şimdi bu vaadi yerine getirme zamanı geldi. Korkarım ki 2023 yılı Filistin’e hiç olmadığı kadar yıkım getirme potansiyeline sahip. Fakat bu durum İsrail’in kendi içinde çözülmesine, sonunda tüm gücünü yitirmesine neden olacaktır.
Umarım İran ve İsrail’deki bu çözülme, dışarı taşmadan, içe doğru bir çöküş biçiminde olur.
Herkese Huzurlu ve sağlıklı bir 2023 yılı dilerim.