Steven Hoffenberg, Connecticut'taki evinde ölü bulunmuş. New York Post gazetesinin eski sahibi, yetmişlerinin sonundaymış. Ee, ne olmuş yani; yaşlı bir adam ölmüş. İlginç olan yanı, bu adamın Jefrey Epstein'in akıl hocası olmasıydı... Epstein kim? Pisliğin biriydi. Beyaz kadın ticareti ve Bill Clinton’dan Prens Andrew’e pek çok ünlüye çocuk temin eden, pedofiliye aracı olan birisi. Elinde çok güçlü yüzlerce insanın uygunsuz görüntüleri olduğu ve bunları MOSSAD’a servis ettiği söylenen biri. Trump’ın, Hillary Clinton’a karşı kazandığı seçim öncesi Bill Clinton’un da içinde yer aldığı Pizzagate skandalı patlak vermişti. Trump’ın seçimleri kazanmasında hiç kuşkusuz bu skandalın da etkisi olmuştu ve kaynağı da Epstein’in arşiviydi.
Ortalık çalkalanırken Epstein hapse atıldı. Hapisteyken “Bu adam çok şey biliyor, kesin sustururlar.” diyenler oldu. Nitekim orada öldü; “İntihar etti.” dendi. İntihar mıydı, cinayet mi bilmek mümkün değil. Kimisi öldükten sonra çekilmiş fotoğraflarıyla önceki fotoğraflarını karşılaştırıp, ölenin Epstein olmadığını iddia etti. Resimdeki ölünün burnu daha basıkmış, Epstein’inki daha dikmiş; kulaklarının şekli farklıymış cinsinden iddialar.
Bu sebeple Epstein ile ilgisi olanların başına ne gelse şüpheyle bakılır oldu. İşte geçtiğimiz hafta ölen Steven Hoffenberg de bunlardan biriydi. Bu ara Epstein ile ilgisi olup da başına kötü şeyler gelen başka kimse var mıydı peki? Evet, vardı: Bu yılın başında Epstein’in ortağı ve manken ajansı sahibi Jean Luc Brunel de Epstein gibi intihar etti. 15 yaşında bir kıza tacizde bulunacak kadar işlediği suça ve günaha duyarsız olan, hayattan sınırsız derecede zevk almayı amaç edinen biri neden bir intihar etmeyi düşünür? Akla yatkın değil.
Bir de Ghislaine Maxwell var, Epstein’in sevgilisi ve sırdaşı… Avukatları bunca zaman sabretmişler ama ne hikmetse tahsil edemedikleri alacakları için müvekkillerini mahkemeye vermişler. Üstelik kadın zaten hapisteyken, borcunu ödemesinin mümkün olmadığı açık biçimde ortadayken. Bakarsınız o da sevgilisi gibi hapiste intihar eder.
İntihar ve ölüm demişken, bu ay içinde Trump’ın eski eşi İvana Trump da bir merdiven kenarında garip bir biçimde ölü halde bulundu. Bununla ilgili komplo teorileri de üretildi. Kimisi İvana’nın Trump ile otuz yıllık gizlilik anlaşması bulunduğunu, gelecek yıl bu anlaşma biteceği için Trump tarafından öldürüldüğünü söyledi. Kimisi ise bunun Trump’a bir mesaj olduğunu ayağını denk alması için yapıldığını söyledi. Ölmeden hemen önce oldukça sağlıklı ve bakımlı görünen İvana’nın gerçek ölüm nedenini bilmek de mümkün değil.
Evet, şu aralar ABD’de tuhaf şeyler oluyor ama neden şimdi? Cevabı basit aslında; kasım ayında senato seçimi var. Senato’da küreselciler (Demokratlar) çoğunlukta. Fakat Biden, halkın desteğini büyük oranda kaybetmiş durumda. Hatırlayalım, yakın zamanda ortaya çıkan acayipliklerden birisi de Biden ve oğlunun küçük yaştaki kızlarla ve kadınlarla çekilmiş fotoğrafların ortaya sürülmesiydi.
Yani ABD’de birileri, önümüzdeki dönemde siyaseti ve gelecek seçimleri etkileme amacıyla bir şeyler yapıyor. Sonunda birilerinin ölmesi ya da rezil edilmesi pahasına…
Senato seçimlerinden sonra da iki bin yirmi dört yılında ABD Başkanlık Seçimi var. O vakte kadar gün yüzüne çıkacak başkaca acayipliklere, ifşaatlara, ölümlere şahit olacağımızı düşünüyorum.
Son zamanlardaki Trump ile haberleri hep elinin altında bulunan bazı gizli belgelerle ilgili. Başkanlığı sırasında gördüğü, devlete ait bazı belgeleri hakkı olmadığı halde alı koymuş. Günü geldiğinde kullanmak için… Seçimler yapılalı iki yıl oldu ama ABD yargısı tam da şu sırada harekete geçmeye karar veriyor. Bunun zamanlaması da manidar.
“Manidarsa manidar, bize ne elin ABD’lisinden? Yesinler birbirlerini.” Diyenlerin olduğunu duyar gibiyim. Şimdi gelelim “Bunlar bizi nasıl etkiler?” sorusunun cevabını bulmaya.
Uzun zaman iç siyaset ile ilgili bir yazı yazmamıştım. On yedi temmuz tarihli, 2023 Seçimlerinin Bilinenleri başlıklı yazımda, ekonomik kriz ve bazı yolsuzluk suçlamaları sebebiyle AKP’nin yeniden seçim kazanmasının mümkün olmadığını, öte yandan Millet İttifakı’nın, Tayyip Erdoğan ile yarışabilecek kadar güçlü bir adayının hala olmadığını, bu sebeple de yeniden başkan seçilme olasılığının güçlü olduğunu söylemiştim.
Biden, bir mülakatında Türkiye’de iktidarın “demokratik yollarla” değiştirilmesi için çaba sarf edeceklerin söylemişti. Recep Tayyip Erdoğan’ın 2023 yılında yeniden başkan olarak seçilmesi, Biden’ın ve mevcut ABD hükümetinin amacına ulaşamaması anlamı taşır. O vakit ellerindeki en güçlü iki kozu kullanmak isteyeceklerdir: İç karışıklık çıkarmak ve sürekli silahlandırdıkları Yunanları Türkiye ile savaştırmak.
Savaş ve iç karışıklık Türkiye’ye zarar verir. Fakat ABD, Türkiye’den daha huzurlu olmaz. İç siyasette Küreselci-Ulusalcı çatışması iyiden iyiye baş vermeye başladı. Yazımın ilk
Bölümünde bahsettiğim ölümler ve ifşaatlar bu çatışmanın gün yüzüne çıkan kısmı. Fakat bir de buz dağının görünmeyen kısmı var ki ABD’yi takatsiz bırakacak, enerjisini uzunca bir süre kendi içinde harcamasını gerektirecek kısım burası.
ABD’de ekonomi daralıyor, Ukrayna’da Rusya’ya karşı sürmesini istediği savaş için her yıl onlarca milyar dolar askeri ve ekonomik yardım yapmakta. Çin’i gözüne kestirmiş durumda, Pasifikte maraza çıkarmak peşinde. Ve son olarak da bahsettiğim iç mücadele…
ABD Türkiye’yi karıştırmaya kalksa da, Yunanistan’la savaştırmaya kalksa da sürdüremez. Bunların hepsini aynı anda ve uzun süre yapamaz. Bu sebeple iki bin yirmi üç seçimleri sırasında ve sonrasında ciddi sıkıntılarla karşılaşabiliriz. Fakat yine de benim, ayakta kalacağımıza ve bugünlerden daha iyi zamanlar yaşayacağımıza inancım tam.