“Din ile ilgili bir köşedeki ilkyazının konusu ne olmalıdır? Şu an yaşadığımız dönem hemen Tebeu't-tabiin sonrası olsaydı, İslam'ın yeni coğrafyalara yayılması, Kur'an'daki bazı kelimelerin çift anlamlı olmasından kaynaklı farklı anlamalar ve yeni durumlara karşı ortaya çıkan içtihatlar sebebiyle mezhepler ve içtihatlar olmalıydı kuşkusuz. İmam Gazali dönemi olsaydı, antik Yunan felsefesinin çokça tartışılıyor olması sebebiyle bu tartışmalara cevaben gelişen kelam ilmiyle ilgili bir yazı yazmak doğru olurdu kuşkusuz. Ya da Mevlana döneminde yaşıyor olsaydık, İslam Kültürü içinde şiirin, müziğin ve raksın en fazla neşvünema bulması sebebiyle mesnevi ve sema benzeri uygulamalar hakkında yazmak doğru olurdu.
Fakat yirmi birinci yüzyılda yaşıyoruz. Günümüzde din ile ilgili en çok tartışma konusu olan şeyler neler? Ateizm, deizm yani bizzat Allah'ın varlığı ve dinlerin hak olup olmadığı... Öyleyse en başından başlamak: “Bir yaradan var mıdır, yok mudur?” sorusunu yanıtlamak gerek.
Öncelikle (bilimsel) bilgi ve inanç kavramlarını birbirinden ayrı şeyler olduğunu vurgulamak gerek. Bilimsel bilgi deneysel kanıtlarla ortaya konulabilen bir şeydir. İnanç ise bilimsel bilgi sistematiği dışında olan, doğru olduğu düşünülen bir düşüncedir. Panteizm dışındaki “yaratıcı” kavramı evrenin içinde olmamayı, masivanın dışındalığı ifade eder. Dolayısıyla Yaratıcının varlığı ya da yokluğu deney ve gözlem ile kanıtlanamaz. Yaratıcının varlığı bilimsel bilginin konusu değildir, inancın konusudur. Bir yaratıcının varlığına inanmamak da inanmak kadar bir tercih ve inançtır. İnkâr deneysel kanıta yani bilimsel bilgiye dayanmaz.
Bilimsel metotlarla kanıtlanamamak fakat mevcut olmak mümkün müdür? Mümkündür.
Peki, eğer varlığı bilimsel olarak kanıtlanamıyorsa bir yaratıcıya inanmak büsbütün boş bir hurafeden mi ibarettir? Hayır değildir... Bilimsel bilgi üretme yöntemi dışında, akıl yürüterek de bir sonuca ulaşmak mümkün.
İlk varlığın kaynağı hakkında akıl yürütmeye başlayalım. Evrenin yaşının on dört milyar yıl olduğu sanılıyor.
- Daha önce neydi?
- Başka bir şey… Aslında en başından her şey bir döngünün içinde dolayısı ile bir başlangıç yok.
- Hayır, hayır. Her şey bir döngü de olsa döngünün de başı olmalıdır ve başında var olan şeyin de başlangıcı vardır. Ayrıca bu hipoteze göre başlangıç ile son aynı noktada olmalı, aynı şey olmalı ki evrenden bunun hiçbir örneği yok
- Belki de biz yokuz. Var olmak bir yanılsama.
- Bilime inandığını ve rasyonel olduğunu söyleyen, tanrıya da bu sebeple inanmadığını söyleyen birinin tanrının varlığını inkâr etmek için kendi varlığını ve evreni inkâr etmesi ne kadar rasyonel?
- Peki, şu açıklamaya ne dersin: Tanrının var olduğu ya da olmadığı bilinemez.
- İnsan aklı ve algısı ilk varlığı ancak şu biçimde açıklayabilir: Önceden yoktu ve sonra oldu. Yani yaratıldı. İnanalım ya da inanmayalım ilk varlığın meydana gelmesini başka biçimde açıklayamazsınız. Bunun başka yolları olsaydı “Tanrı var mı yok mu bilinemez.” sözü anlamlı bulunabilirdi ama yok. Ayrıca tüm dillerde bunun epistemolojisi, yaradan (yaratıcı) ve yaratılmış olarak ifade bulmuştur, başka bir ifadesi yoktur. Dolayısı ile “Tanrının var olup olmadığı bilinemez.” ifadesi gereksiz bir bulanıklık, bilinmezlik oluşturmaktadır. İlk varlığın yoktan var olmak (yaratılmak) dışında meydana gelmesi, başka biçimde açıklanabilmesi mümkün değildir. Öyleyse buna niye inanmayalım?
Bir başka örnek üzerinden gidelim Evrende ve insan bedenimde pek çok işleyen sistem var. Ardında bir şuur, bilinç bulunmayan sistem olabilir mi? Milyonlarca yıldır aksamadan çalışan milyonlarca sistem var. Bunları yalnızca tesadüfle açıklamak ne kadar rasyonel olabilir?
- Bu sistemler tabiatta oluşmuşsa kaynağı da tabiattır. Neden tesadüfen olmasın?
- Yaşamın başlangıcının ve devamının bağlı olduğu bu sistemlerin her birinin tesadüf olması kaçta kaç ihtimaldir? Bilime ve istatistiğe inanıyoruz değil mi? Ayrıca tabiatı sistemleri oluşturan bilinç olarak görmek ateizm değil panteizmdir. Tabiat şuur sahibi değildir. Varlıkların ve sistemlerin içinde bulundukları mekândır sadece. Yoktan da var edemez.
Din ile ilgili ilkyazında “bir yaratıcı var mı yok mu” konusunu kendimce anlatmaya çalıştım. Mevzuyla ilgili ikinci yazıda da “Nasıl bir yaratıcı” sorusuna yanıt vermeye çalışacağım. Allah izin verirse…