Dünyada 23 ülke dışında her yeri işgal edip ele geçirdiği için “güneş batmayan imparatorluk” deniyordu İngiltere’ye. Bugün o görkemli günler oldukça geride kalmış görünüyor. Çok uzun süre hükümdar olan Kraliçe 2. Elizabeth için “Başarılıydı!” yorumları yapanlar oldu. Karşı karşıya kaldığı her sorun karşısında yalnızca o ünlü kibar gülümsemesini gösterdi kamuoyuna. Olgun tavırlarıyla “asil kraliçe” imajı oluşturma konusunda gerçekten başarılı olduğu söylenebilir. Fakat kraliçe olduğu dönemde İngiliz Milletler Topluluğu’na bağlı ülke sayısı 75 iken öldüğünde bu sayı ancak 15 adette. Üstelik İskoçya’sı, İrlanda’sı, Kanada’sı da topluluktan ayrılma niyetlerini açıkça dile getiriyordu.
Dünyanın her yerindeki kaynakları tüketirken, belirli bir düzeyde ekonomik refah ve adalet sunabilirken halkın hoşnutluğunu kazanmak kolaydı. Fakat günümüzde İngiliz halkının genelinin ekonomik durumundan memnun olduğunu söylemek mümkün değil. Toplum üç temel sınıftan ve bunlar arasındaki eşitsizliklerden müteşekkil. Bu durum Kraliyet Ailesinin halk nezdindeki itibarını yitirmesine sebep oldu. Pandemi döneminde dünyanın pek çok yerinde olduğu gibi İngiltere’de halk de kendilerini yönetenleri protesto etmeye başlamıştı. Bu dönem İngiltere’de ilk defa asillere daha önce hiç görülmemiş ölçüde tepki vardı. Pek çok asilzadenin meydanlardaki heykeli köle ticareti yaptıkları ya da sömürgeci oldukları gerekçesiyle yerle bir edilmişti.
Kraliçe’nin gülümsemesiyle üstesinden gelemediği sorunlardan biri de Kraliyet Ailesi’nden bireylerin karıştığı skandallardı. Bu skandallardan ilki Lady Diana ile Prens Charles’ın evlilikleriyle ilgiliydi. Birbirlerini sevmeyen çiftin boşanması, kraliyet tarihinde benzerin görülmemiş bir durumdu. Üstelik Diana, boşandıktan sonra Müslüman sevgilisinden hamile kalmıştı. Ölümüne neden olan “kaza”da Kraliçe’nin eşi Philip’in olduğu iddia edildi.
Hep “İngiliz aklı”nın başarısından bahsedilir. İngilizlerin başkalarıyla mücadelelerde faka bastırıldığı olmuştur. On yıl kadar önce basında Kraliçe Elizabeth’in Nazi selamı yaptığı bir fotoğraf yayımlanmıştı. Yetmiş yıldan fazladır bu fotoğraf birilerinin elindeydi ama daha önce kimseyle paylaşılmamıştı. On yıl kadar önce ne olmuştu da bu ifşaat yapılmıştı: Brexit, Britanya, Avrupa Birliği’nden çıkmayı düşünmeye başlamıştı. Küreselciler de Kraliyetin ardında olduğu bu düşünceye böyle cevap vermişti.
Başka? Prens Andrew’in Pizzagate Skandalına adı karışmıştı. İsrail İstihbaratına ve ABD’deki Cumhuriyetçilerle yakın ilişkisi olan Ephistein, pek çok ünlü isme çocuk temin ediyordu. Pedofili skandalına karışan Prens Andrew, annesi tarafından cezalandırıldı, Kraliyet ailesinden uzaklaştırıldı.
Ve Kral Charles… Özellikle kral olma döneminde yaptığı gaflarla gündeme gelmişti. Prensken İslam da dâhil her inanca karşı ne kadar tolerans sahibi olduğundan bahsediliyordu. Ama yazı yazacağı masada yer olmadığında bir anda ne kadar tahammülsüzleştiğini görmüştü herkes.
İngiltere’nin neredeyse üçte biri siyahilerden, Pakistanlılardan ya da Hindistanlılardan oluşuyor. James Bond serisi dâhil son zamanlarda yapılan pek çok filimde siyahi ya da İngiliz etnik orijinli olmayan kahramanlar öne çıkarılarak, aslında onların da ne denli İngiliz olduğu vurgusu yapılıyordu. Ama Charles’ın siyahi bir İngiliz’in elini sıkmamak için ne taklalar attığı tüm dünya medyasında yer buldu.
Adamın eşcinsel olduğu yönünde bir haber yapıldı. Yeni olduğu anlaşılan fotoğraflarda Charles, genç bir erkekle öpüşüyordu. Haberde Lady Diana’nın, Charles ’den ayrılma sebebinin de cinsel tercihi olduğu iddia ediliyor. Daha kral olalı birkaç ay olmuşken…
Charles’ın güçlü bir kral olma şansı var mı? Peki hükümet? İstikrar adası olarak görülen İngiltere’ye Cameron’dan beri başbakan ve kabine dayanmıyor.
Oligarkların, Londra’ya Rusya Merkez Bankası’nın rezervlerinden fazla para götürdüğü söyleniyor. Yakın zamana kadar Rus fonları sebebiyle Londra’ya “Londongrad” deniyordu. İngiltere’nin Rusya’yla Ukrayna üzerinden mücadelesiyle, aslında altın yumurtlayan tavuğu kesmiş oldu. İngiltere’nin, Rusya’dan fazlaca doğalgaz ve petrol ithalatı yoktu ama Ukrayna savaşı enerji fiyatlarının her yerde artmasına sebep oldu.
New York doğumlu Boris Johnson, Rusya’ya karşı şahin duruşuyla biliniyordu. Acaba başbakanlığı sırasında İngiltere’nin mi yoksa ABD’nin mi çıkarlarını daha fazla gözetmişti? Ya da şu anki Başbakanı Rishi Sunak, Charles’a mı yoksa Canary Wharf’daki bankerlere karşı mı daha sadık?
İngiliz İstihbaratı için “dünyanın en iyisi yakıştırması yapılırdı. James Bond, Skyfall’da Ajan 007, motosikletle Kapalı Çarşı’nın tepesinde geziniyordu. Geçen ay ABD Büyükelçisi aynı yerde koşarak poz verirken, İngiltere’ye de bir mesaj mı veriyordu? Suriye’de sivilleri kurtarırken görüntü veren Beyaz Bagetlilerin MI6’ya çalıştığı söyleniyordu. BBC, ABD’nin Suriye’de DAEŞ’li militanları helikopterlerle taşıdığına dair bir haber yapmıştı. Bu bilgiyi Beyaz Baretlilerin başındaki isimlerden Le Mesurier’in sızdırdığı söylenmişti. Sonra aynı adam İstanbul’da kaldığı evin çatısından düşerek (ya da düşürülerek) ölmüştü Acaba İngiliz ajanları da eskisi kadar iyi değil mi?