Önceki yazımda 2023 yılında neler olabileceğiyle ilgili bir şeyler yazmıştım. Yazdığım konulardan biri de İsrail ve Filistin meselesiydi. Ne demiştim: Kendisini desteklemeleri karşılığında Netanyahu’nun koalisyondaki aşırı sağcılara Filistin’in tamamını ele geçirme ve Filistinlilerin tamamını yok etme vaadi… 2023 yılı Filistin’e hiç olmadığı kadar yıkım getirme potansiyeline sahip olması… Bu durumun İsrail’in kendi içinde çözülmesine, sonunda tüm gücünü yitirmesine neden olacağı…
Daha yılın ilk haftasında bu söylediklerimi destekleyen gelişmeler oldu. Netanyahu, yeni kabinenin iç güvenlikten sorumlu bakan olarak Itamar Ben Gvir’i atadı. Peki, kim bu adam? Aşırı sağcı bir avukat... 6 çocuğu var; aile geçmişi Kuzey Irak’ın Kürt bölgesine uzanıyor. Daha önce defalarca Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırıda bulunmuş bir Siyonist. Önceki Başbakan Yair Lapid’in deyimiyle;” suç isnadı ile 53 defa mahkemeye çıkan, 8 defa hüküm giymiş şiddet yanlısı bir suçlu. Polisle ilgili tek deneyimi, sayısız defa tutuklanmasıdır.” Netanyahu işte böyle birine ulusal güvenlik bakanlığını verdi. Yani kurda kuzuyu teslim etti.
Gvir ne yaptı: Emrindeki polisleri yanına alıp en iyi bildiği şeyi yaptı, Mescid-i Aksa’yı bastı. Bu kutsal mekânı ruhuyla ve bedeniyle kirletti. Baskını sadece Müslümanlar ya da bazı Batılılar değil pek çok Yahudi de kınadı. Gvir, provokasyon yapmakla suçlandı. 300’den fazla üst düzey haham, Gvir’in dini mekânlara yönelik saldırılarının engellenmesini istedikleri bir dilekçeyi imzaladı. ABD’deki Yahudi diaspora, Netanyahu hükümetini desteklemiyor.
Bütün bu tepkilere rağmen Ben Gvir, daha da ileri gitme niyetinde. “İsrail hükümeti terör örgütlerine teslim olmayacaktır (Hamas kast ediliyor.). Tapınak Tepesi herkese açıktır. Hamas beni caydıracağını düşünüyorsa zamanın değiştiğini anlamalarına izin verin. Kudüs’te bir hükümet var!”
“Ben Gvir, bunu Tevrat’ın bir emri olarak yapıyor, inancı gereği.” diyebilirsiniz. Aslında durum pek öyle değil. Aksa baskınından sonra Yahudi Din adamı Amram Blau, şunları söyledi: “Herkes Tapınak Dağı’na çıkmanın Yahudilere yasak olduğunu bilmeli. Yahudileri orada bulunmaları ve dua etmeleri Tevrat ve tanrı tarafından yasaklanmıştır. Bugün oraya gidenler Yahudi değil Siyonist.”
Tevrat-19.13:Ölü bir insan vücuduna dokunan ve kendisini “Kırmızı Düve” ile arındırmayan kişi, Aşem Tapınağı’nı kirletmiştir ve ruhu İsrail’den atılacaktır. Üzerine arınma suları dökülmediği için kirli ve murdar kalmıştır.
Tevrat’ta Mescid-i Aksa’nın bulunduğu bölgeye Yahudilerce girmenin yasak olduğunu anlatan başka maddeler de vardır. Aksa’dan önce o meydanda Hz Süleyman mabedi vardı. İlk Süleyman mabedinin yapımından önce bir “Kırmızı Düve” kesilip yakılmış, külleri de mabedin yapılacağı yere atılmıştı. Mabet yıkıldıktan sonra ikinci defa inşa edilmişti. Bu inşa sürecinden önce de sekiz adet “Kırmızı Düve” kurban edilmişti.
Yahudi inancına göre üçüncü Süleyman mabedinin yapılması için mükemmel durumdaki “Kırmızı Düve” nin yeniden var olması gerekir. İsrail medyasında her on yılda bir “Kırmızı Düve” bulundu ya da “doğdu” gibi haberler yapılır. Fakat daha sonra bahsedilen hayvanın beklenen inek olmadığı anlaşılır.
Siyonist olmayan Yahudilere göre yaklaşık iki bin yıldır “Kırmızı Düve” gelmediği için Yahudiler kirlidir ve Aksa’nın bulunduğu tepeye çıkmaları yasaktır. Oraya Süleyman mabedini yapmak İsraillilerin değil gelecek olan Mesih’in misyonudur. Süleyman Tapınağı yeniden yapılmadan önce de “Kırmızı Düve” bulunup kurban edilecektir.
Oysa Netanyahu ve Gvir gibi Siyonistler, bu misyonu kendi üzerlerine alarak aslında Tevrat’a muhalif hale gelmişlerdir. Dediğim gibi 2023, Filistinliler için önceki yıllardan bile daha zor geçme potansiyelini barındırıyor. Allah yardımcıları olsun.
Ama başka bir sözümü daha yinelemek istiyorum: “Bu durumun İsrail’in kendi içinde çözülmesine, sonunda tüm gücünü yitirmesine neden olacak.” Cumartesi günü İsrail’de binlerce kişinin katıldığı, hükümet karşıtı bir gösteri yapıldı. Hükümetin faşist, ayırımcı ve ırkçı olduğunu haykırdılar. Netanyahu, meclisten yeni bir tasarı geçiriyor. Bu tasarıyla yargı erkinin elinde bulunan bazı yetkilere el koymak istiyor. Göstericiler, İsrail’in otokratikleşmekte olduğunu ve demokrasiye geri dönmesi gerektiği yönünde de sloganlar attı.
İsrail, bugüne kadar gücünü birlik olmayı başarmış Yahudilerden alıyordu. Artık durum böyle değil. Ne İsrail içinde ne de diasporada durum böyle değil. Böyle bir hükümet, İsrail toplumundaki ayrışmayı çözülme noktasına getirebilir.