Merhaba değerli okurlarım…
Yakınlarımdan ciddi sağlık sorunları ve bir de vefat oldu. Bu sebeple Yaklaşık bir aydır bu köşeden size seslenemiyordum. Bugün yeniden karşınızdayım. Yazmak, sesimi duyurmak, benim için nefes alabilmemin ve kendimi gerçekleştirmenin bir yolu. O yüzden yeniden yazıyor olmak beni mutlu etti.
Gelelim bu haftaki yazımıza; malum, haftaya seçim var. Daha önce seçimle ilgili iki senaryodan bahsetmiştim. İlki Millet İttifakı’nın mecliste çoğunluğu elde etmesi, başkanlığı ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kazanması… İkincisi ise meclis çoğunluğunu yine Millet İttifakı’nın kazanması ve başkanlığı ise Kılıçdaroğlu’nun kazanması…
Bir ay önce ikinci senaryonun daha yakın olduğunu yazmıştım. Fakat rahmetli Demirel’in dediği gibi “Türk siyasetinde 24 saat uzun bir süredir.” Kısa sürede çok şey değişebilir. Nitekim bu bir ayda seçimin, bahsettiğim ikinci senaryodan yeniden birinci senaryoya dönmekte olduğu anlaşılıyor. Yani başkanlık seçiminde Erdoğan’ın ipi göğüsleme ihtimali artmış görünüyor.
Neden?
Öncelikle başkanlık seçiminde aday olmaya hak kazanan diğer iki siyasetçi Millet İttifakı’ndan daha fazla oy alacağı anlaşılıyor. Muharrem İnce en fazla CHP’den, Sinan Oğan ise İyi Parti’den…
İkinci olarak HDP ile görüşen Kılıçdaroğlu’nun özerklik, Selahaddin Demirtaş’a özgürlük verilmesi gerektiğini dillendirmesi hem CHP’ye hem de “HDP ile aynı masaya oturmadık” diyen İP’ye oy kaybettirdi. Başkan olması durumunda Kılıçdaroğlu’nun özerkliği dillendireceğini, bu sebeple zaten zayıf bir iktidarın başkanı olacak Kılıçdaroğlu’nun, bir sonraki seçim süreci gelmeden koltuğunu kaybedeceğini söylemiştim. Bu söylemleri daha iktidar olmadan dillendirmesi, seçim stratejisi olarak Kılıçdaroğlu açısından büyük bir hatadır. Belli menfaatler için bazı siyasetçileri bir masa etrafında toplamak mümkündür. Ama halkın desteğini almak başka bir şeydir. Halk kimseye mecbur değildir.
İbrenin Kılıçdaroğlu’ndan Erdoğan’a dönmesinin bir diğer nedeni ise Muharrem İnce ve Erdoğan’ın, seçim kampanyalarının, Milet İttifakı’ndan daha başarılı olması…
Seçim sonucu ne olursa olsun Türkiye siyasetinde bir tıkanma olduğunu, seçimin ardından, önce kaybeden tarafta, sonrasında ise zayıf bir ekonomiyle yüzleşecek iktidarda çözülmeler ve tasfiyeler olacağını yazmıştım.
Bu süreç, henüz birkaç yıllık parti olan İP’de seçim öncesinde başladı. Partinin ağır toplarından Yavuz Ali Ağıroğlu ve Aytun Çıray gibi isimler, yeniden seçilemeyeceklerini gördükleri için yollarını ayırdılar. Bunun devamı gelecek. Seçimin en büyük kaybedeni, bir ara oylarını %13’e kadar arttıran İP olacak.
Bazıları ikinci turda Muharrem İnce’nin Kılıçdaroğlu’nu destekleyeceğini umuyor. Ama daha yola ilk çıkarken İnce’nin amacı, CHP yönetimini değiştirmek ve partinin genel başkanlığına oturmaktı. CHP’de yönetimini değişmesi için seçimde başarısız olması gerek. Dolayısı ile İnce’nin 2. turda Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi gibi bir şey olmayacaktır. Bu Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olarak kaybettiği son seçim olacaktır.
Öte yandan her ne kadar başkanlığı Erdoğan kazanacak gibi görünse de AKP, meclis çoğunluğunu kazanamayacağı için seçimin diğer kaybedeni olacaktır. Mevcut yapısıyla AKP’nin de yeni seçimler kazanabilmesi mümkün değildir. Bu sebeple, AKP içinde de ciddi tasfiyeler olacaktır.
Bunlar gerçekleştiğinde ise Türkiye’nin önü yeniden açılacaktır. Türkiye siyasi tarihine baktığımızda, bir kriz ya da tıkanma sonrası hep yeni bir dönem başlamış, yeni aktörler belirmiştir. Ben yine öyle olacağını hissediyorum, uzun zamandır.
Yeni sanayi devriminin stratejik madenleri ülkemizde… Eğitimli insan kaynağımız var, daha önce hiç olmadığı kadar. Genellikle hayat ile ilgili karamsarımdır. Ama tüm dünyanın büyük sorunlarla yüzleştiği bu dönem bittiğinde Türkiye’nin çok daha iyi bir yerde olacağına yürekten inanıyorum.
1ti