Dünya kaynıyor. Çin Tayvan’ın hava sahasını 140 uçakla ihlal etti. “Ben geldim, geliyorum.” diyor. ABD, Afganistan’dan önce Tayvan’dan çıkmıştı. Mesela oradaki çip fabrikasını kapatıp ABD’ye taşımıştı. Aynı biçimde Libya ve Suriye’de de birtakım ciddi gelişmeler var. Bir süredir Trablus Hükümeti içerisinden Türkiye karşıtı birtakım sesler yükseliyordu. Bu sesler artık iyice duyulur olmaya başladı. Seçimler de yapılamadı… ABD ve İsrail’in asimetrik terör aygıtı olan DAEŞ, kaçıncı defadır Suriye’de hortladı, artık ben sayamıyorum. PYD, sözde savaştığı DAEŞ’i, Türkiye’nin desteklediğini söylemeye başladı. Yine aynı terane…
Fakat Türkiye’de hafta içi en çok konuşulan iki konu; Ekrem İmamoğlu’nun, İngiliz Büyükelçisi ile bir balıkçıda yediği yemek ile Rusya-Ukrayna krizi... Daha önce, bir süre iç siyaset yazmayacağımı belirtmiştim. O zaman geriye Rusya, Ukrayna krizini yazmak kalıyor, defaten yazmış olsam da…
Ama bu konu önemli; konvansiyonel bir Üçüncü Dünya Savaşı çıkarma ihtimali var. İhtimal… Herkes hesabını bunu bilerek yapıyor. ABD, vatandaşlarını Ukrayna’dan çıkma konusunda uyardı. Ardından Biden, Rusya’nın Ukrayna’yı Şubatta işgal edeceğini söyledi. Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelensky, ABD’ye, “Siz nasıl böyle bir şey söylersiniz?” deyince, ABD’li yetkililer, “Ya yok aslında biz olabilir falan diye uyarmak istedik. Yok aslında öyle kesin bi durum.” demek durumunda kaldı.
Bazı haber portallarında ve TV’lerde, Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un, ”Rusya, Ukrayna’yı işgal etmeyecek.” dediği haberleri yapıldı. Doğrusu, Lavrov’un ağzından böyle bir söz çıktı. Fakat bu koşullu bir söz ve cümlenin tamamı bu ifadeden ibaret değil. Tam olarak şöyle dedi Lavrov:” Eğer bu Rusya’ya bağlıysa, Rusya, Ukrayna’ya saldırmayacak.” dedi. Bunun anlamı şu: ”Evet, Ukrayna’ya saldıracağız ama bunun sorumlusu Rusya olmayacak. Biz NATO ile pakta, eski Sovyet Cumhuriyetlerini almaması konusunda anlaşmıştık. Ama NATO, yani ABD, bu anlaşmaya uymadı. Renkli devrimlerle Rusya’yı, etrafındaki ülkeleri kontrolü altına alarak çevreledi. Belarus’a ve Ukrayna’ya kadar geldi. Navalny gibi Truva atlarını, Rusya’ya gönderip, Ülkeyi karıştırmak istedi. Şimdi biz de Ukrayna’yı işgal etmek zorunda kaldık. Fakat diplomasi çevrelerinde ve kamuoyunda ‘İşgalci Rusya’ yaftası yememek için yukarıdaki cümleye ‘Rusya Ukrayna’yı işgal etmeyecek’ ibaresini ekledim.” Evet, Lavrov’un cümlesinin diplomasi dilindeki anlamı bu…
ABD NE YAPIYOR, NE YAPACAK?
Doksanlarda ve öncesinde NATO’nun ve ABD’nin hedefinde, hepimizin bildiği gibi Varşova Paktı, yani Sovyetler Birliği, yani Rusya vardı. Fakat bugün, yine hepimizin bildiği gibi asıl hedef Çin. Bugün ekonomik olarak (ve muhtemelen yarın askeri olarak da) kafa kafaya giden bir mücadelenin içinde bu iki devlet. Olası bir savaş durumunda ABD’nin, hem Rusya ile hem de Çin ile başa çıkabilmesi pek olası değil.
Avrupa’nın tamamı askeri olarak bir Rusya etmez. Bu sebeple Rusya’nın gücünün yumuşatılması gerekiyor. Nasıl? Etrafındaki devletleri kontrol altına almak yeterli değil elbette. Son bir buçuk ayda Rusya borsası %25 aşağıya düştü. ABD doları, Rus Rublesine karşı tarihi zirvelerine yakın seviyelerde. Bu arada hatırlayalım, Rusya’nın en önemli ihraç kalemleri doğalgaz ve petrol. Bu iki kalem de yıllardır bugünkü kadar yüksek fiyatlı olmamıştı. Öyle olmasına rağmen Rus ekonomisi zorda… Rusya’nın başında, bizim de iyi bildiğimiz finansal oyunlar var yani. Bu Ülkeyi zayıflatmanın finansal yöntemlerinden biri bu… Ayrıca Ukrayna’yı işgalinden sonra, SWIFT sisteminin dışına atılacak. Böylece ticaret yapamaz, döviz transfer edemez hale gelecek. Başkaca ekonomik yaptırımlar da olacak elbette. Rus savunma sanayi ve doğalgaz şirketleri ile bunların üst düzey yöneticileri hakkında bir takım kısıtlamalar olacak. Vesaire, vesaire…
Aslında Rusya’nın, Ukrayna’yı işgali bir yönüyle ABD’nin işine yarıyor. İşgal sebebiyle Rusya, asker, para ve silah harcayacak. ABD Ukrayna’yı tam olarak kontrol edemeyecekse bölgenin istikrarsızlaşması tercih edeceği ikinci durumdur. Bu sebeple Lavrov’un, ” Eğer bu Rusya’ya bağlıysa, Rusya Ukrayna’ya saldırmayacak.” sözünün kısmen de olsa bir doğruluk payı var.
Kimse konvansiyonel bir Üçüncü Dünya Savaşı’nın çıkacağının kesin olduğunu ileri süremez. Bu henüz sadece bir ihtimal… Fakat yukarıda da değindiğim gibi herkes hesabını en kötü ihtimale göre yapıyor. Topyekün bir savaş durumunda, Doğu ve Orta Avrupa’da enerjisini yitiren Rusya’nın Batı Avrupa’da durdurulma ihtimali artar. Çin’le kora kor mücadele eden bir ABD’nin de Avrupa’yı desteklemek için daha az kaynak harcaması sağlanır.