Almakta güçlük çeken çocuklardık biz.. öyle ki, göz ucuyla sıra arkadaşının kokulu silgisine imrenerek ve iç çekerek bakan.
En çokta ev değil komşu sahibi olmanın önemine dikkat çeken, bugün ise yeni nesile izah etmekte zorlandığımızı düşünüp, dünü ifade edecekken her defasında yutkunuşları dahi ütopik karşılanan dünün çocuklarından içimdeki Asu'nun bir ricası var azizim, ricası var. "Asu, su gibi ifade eder misin içimden geçenleri?" diyor.
İzah edeceğim izin verirseniz. Verdiniz mi? O halde başlıyorum.
Anadolu'nun köy halinden yeni çıkmış köhne bir mahallesinden Ankara'ya göç etmiş çok çocuklu bir ailenin ortanca, biraz ürkek ve kara kuru kızı olmak silikliği de beraberinde getirdi çoğu zaman..
Ortada olmak nedir bilen bilir, orta yahu, orta işte.
Beş katlı gri bir apartmanın dördüncü katına bohçalar şeklinde atılmış eşyalar ile tam bir curcuna vardı ki, asla unutmam.
Alışma sürecinden sonra ara sokaklarından yeni okuluna başlayan An-kara çocukları, öyle şimdiki gibi ellerinden tutularak bir yerden bir yere gitmez ve asla hazır bilmezlerdi. İlk yükleri minik omuzlarına verilen çantaları olurdu.
Yani yük denilen ta o zamandan aşinadır ve ağır gelmez..
Gösterirler bir sınıf, burası der ve bir sıraya oturtur öğretmen.
Tedirgin ve ürkek bakışlarla etrafı süzer göz ucuyla.
Hemen yanındaki arkadaşın, yazısını sen yokmuş gibi yazarken; çantasından usulca çıkarıp koyar kokulu pembe silgisini defterinin ucuna..
Baka kalırsın pembe ve arı resimli silgiye, dalarsın senin olmayan ancak olsun, olmalı dediğin o hoş, unutulmaz kokusuna.
Üzerindeki arı, arı gibi olmayı mı işaret ediyordu Johann Faber?
Bilmem.. ah Johann Faber, ne olurdu bize de ugrasaydın. Gerçi ugrasaydın, şimdi nasıl anacaktım ki seni gözlerim sırılsıklam?
Kokulu silgi deyip geçmeyin azizim, geçmeyin çünkü, o Asu için, Asu'lar için acınası bir an, acınası bir anıdır yaşanmamış çocukluğa dair!
Bu gün için dünden yadigar yıllanmış olan bu hikayeye yalan diyecek hiç kimse de yok şükür. Bu hikaye, bugün dahi yutkunan bir kuşağın hikâyesi!
Şimdi yeni bir yıla girecekken ben yeni doğan çocuk Asu'ya arısıyla, kokusuyla, rengiyle dünün tıpatıp aynısı o hediyeyi, kokulu silgiyi vermek istiyorum müsadenizle.
Şimdi herbirimizin içinde tıpkı içimdeki Asu kadar masum o çocuğa selam olsun mu?
Belki zamanı var..
Yeni bir yıl yeni umut ve o umuda çıkan tüm yollar, hepinize, hepimize dikensiz, taşsız, engelsiz dümdüz olsun mu, olsun lütfen olur mu?
Kokulu kokusuz hiçbir silginin silmesine imkân olmayacak olduğuna inandığım ve bu minvalde harf harf dokunarak dokuduğum yazımı, içimdeki Asu nezdinde, içinizdeki çocuklara selâm ve saygıyla noktalıyorum.
Görüşmek ve nice harfleri sevgiyle bölüşmek üzere..
Esen kalın..
Asu Atasoy
Tebrikler Asu hanım tüm duygularımla yasadim o yılları harikasınız sizi yurekten kutluyorum
Tebrikler güzel yürekli Asu hanım bu kadar mı güzel anlatılır o yılları yaşadım sanki birebir
Asu ablacığim ruhumuza dokundun devamını bekliyoruz.
Asuman Ablacığım çok ince bir konuya değinmişin kalbimize dokundun en inceden.
Harika olmuş Asu Ablacığım yüreğimize dokundun esen kal
Tebrik ederim yazınızı okurken çocukluğuma gittim devamını sabırsızlıkla bekliyorum
Ne kadar güzel akıcı anlatmış okurken gittim o yıllara duygular yaşananlar aynı sadece isimler farklı hep azla yetinen beklentisi olmayan olsada umursanmayan çocuklardık..belki bu sebepten içimizdeki o kapanmayan boşluğu şimdiki nesile yani çocuklarımıza yaşatmıyoruz ne kadar başarabiliyoruz yada ne kadar anlaşılabiliyoruz bilmem ama aslında bende bir Asuyum...
Asu Hanımcım tebrik ediyorum uzun zamandır içime sinen böyle bir köşe yazısı okumamıştım
Yeni yılda güzel dolu dolu hikayeler yazmak dileğiyle
Yazınızı okurken içim gitti.. Tebrik ediyor ve devamını diliyorum
Gerçekten nesillere kolay kolay anlatılamayacak şeyleri çok açık, güzel ve de huşu dolu anlatıyorsunuz. Yazılarınızın devamını ailecek bekliyoruz :))
Bu kadar güzel anlatlır yaşanmışlıklar yada yaşanamamışlık kalemine sağlık. Devamını bekliyoruz